HAVE TO DO in Turkish translation

• yapmasi gereken
• yapmak zorunda
• yapman gereken
• alakası var
• ilgisi var
• işlerim var
• var hemen mi
• ilgisi
• yapmak zorundayım
• yapması gereken
• yapmam gereken
• yapmak zorundayız
• yapmamız gereken
• yapmak zorundasın

Examples of using Have to do in English and their translations into Turkish

Camila, what does that have to do with my daughter, Martina?
Camila, benim kızım Martina ile bunun ne ilgisi var?

You just have to do it, that's yours This is mine.
Bunu sen yapmak zorundasın, seninki o Bu benimki.

Sir, we have to do this.
Efendim, bunu yapmak zorundayız, efendim.

Right, then all we have to do is find where they're hiding.
Tamam, bizimde yapmamız gereken nerede saklandıklarını bulmak.

For the next 100 years. And all I have to do is buy one CD a month.
Ve tek yapmam gereken önümüzdeki 100 sene ayda bir CD almak.

But I have to do what's best for my daughter.
Fakat ben kızım için en iyi olanı yapmak zorundayım.

With pushing me up against the wall?- What does that have to do.
Beni duvara itmesinin bununla ne alakası var?

And what does this swimming pool have to do with that?
Peki bu yüzme havuzunun bununla ne ilgisi var?

Listen. in front of the outer wall. All we have to do is spread it.
Bakın, tek yapmamız gereken onu dış duvarın önüne yaymak.

I was about to close! You have to do it right now?
Bunu illa şimdi mi yapmak zorundasın? Çok yaklaşmıştım!

We have to do it. It's us.
Bunu biz yapacağız, bunu yapmak zorundayız, nerede olduğunu biliyoruz.

My name is Private John Farcastle and I have to do what my General tells me!
Benim adım Asker John Farcastle Ve Ben Generalimin dediğini yapmak zorundayım!

What does that have to do with the debt ceiling?
Bunun borç faizi ile ne alakası var?

With parallel universes? What does killing dads have to do.
Babaları öldürmenin paralel evrenlerle ne ilgisi var?

You have to do this.
Sen yapmak zorundasın.

The only thing I will have to do on my own is the sex.
Kendim yapmam gereken tek şey seks olacak.

Why did we… have to do that… to a priest?
Neden bir rahip için bunu yapmak zorundayız?

Now I have to do all the grocery shopping, all the errands.
Artık tüm market alışverişlerini ve ayak işlerini ben yapmak zorundayım.

With parallel universes? Alvez: What does killing dads have to do.
Babaları öldürmenin paralel evrenlerle ne ilgisi var?

You're gonna have to do better than that. Very fine?
Bundan daha iyisini yapmak zorundasın. Çok iyi olsam?