ONU CEZALANDIRMAK in English translation

to punish him
onu cezalandırmak
ona ceza

Examples of using Onu cezalandırmak in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ve yaptıkları göz önüne alındığında, onu cezalandırmak isteğini anlıyorum.
And given what she's done, I understand you want to punish her.
Sevdiği tek şeyi elinden alarak ölmeden onu cezalandırmak istedin.
You wanted to punish him before he died, Take away the only thing he loved.
Aramızı açtığı için onu cezalandırmak istiyorum.
I want to punish her for coming between us.
Bozulmuş muhayyel suçlar için. ya da onu cezalandırmak için, aileyi cezalandırdığı gibi.
Or to punish her as he punished the family for some twisted imaginary crime.
Bence senin stratejin onu cezalandırmak.
I think your strategy is to punish her.
Sokakta kaykay sürdüğü için onu cezalandırmak zorunda kalmıştım.
I had to punish him for riding his skateboard in the street.
O kız sizi terk etti ve siz de onu cezalandırmak istediniz.
A girl walked out on you and you wanted to punish her.
Istiyoruz Gideon öldürmek için onu cezalandırmak değil, ama biz intikam adına onun zarar masum tahammül edemiyorum.
We don't wanna punish him for killing Gideon, but we can't abide his harming innocents in the name of revenge.
Anlıyorum. Onu cezalandırmak istemeni anlıyorum… ama sence de bu rutin biraz eskimedi mi?
Get it.| get that you wanna punish her, but this whole routine is getting a little old, don't you think?
Onu cezalandırmak istemeni anlıyorum ama sence de bu rutin biraz eskimedi mi?
I get that you want to punish her, but this whole routine is getting a little old, don't you think?
Şey, ama gerçek şu ki, Gerçek şu ki ben de onu cezalandırmak istedim.
Well, but the truth, uh, the truth is I also wanted to punish her.
Kendime sakladığım bir kalıp çikolatayı yemişti ve… ben de onu cezalandırmak istedim.
She would eaten a bar of chocolate that I would been saving and… I wanted to punish her.
Abby, bizimki gibi sıradan her ailede görülen sıradan bir ergen sorunu yaşıyorsa onu cezalandırmak yerine ona anlayış göstermelisiniz.
If Abby is going through some typical teenage problem that happens to any typical family like ours, instead of punishing her you should show her some compassion.
bir katil olduğunu biliyorsa, önce söyleyebileceği herkese bunu söylemek ister ve ondan sonra onu cezalandırmak ister.
She would tell everybody that she could and then she would punish him.
Eğer onun yüreğinde taşıdığı bir günah varsa, sizin göreviniz, onu cezalandırmak olmalıydı.
If she was already holding a sin in her heart it was your duty to punish her immediately.
Dakika beklersen, eve geç gelir ve sen de onu cezalandırmak zorunda kalırsın.
If you wait 15 minutes, he will be late and you will have to ground him.
Constance üvey annesine karşı kin besliyordu. ve bu cinayetle onu cezalandırmak istedi.
Constance bore a grudge against her stepmother and sought to punish her by murdering the child.
Aud onu cezalandırmak adına çekiç kullanan dev bir trole dönüştürmüştür.
with a"load-bearing" bar matron, and Aud punished him by transforming him into a gigantic hammer-wielding troll.
Onu cezalandırmak için.
Onu cezalandırmak için.
To punish her.
Results: 1847, Time: 0.0254

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English