OYNADIĞINIZ in English translation

playing
oynayın
oynarken
oyna
oyun
çal
oynat
çalın
oyununu
çalarken
oyuncağı
play
oynayın
oynarken
oyna
oyun
çal
oynat
çalın
oyununu
çalarken
oyuncağı
played
oynayın
oynarken
oyna
oyun
çal
oynat
çalın
oyununu
çalarken
oyuncağı
game
maç
oyunu
bir oyun

Examples of using Oynadığınız in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Beraber oynadığınız başka çocuklar?
Other children you played with?
Cehennem Kedileri oynadığınız maçı aldı.
The Hellcats won the game we played.
Bu oynadığınız gözdağı oyununun kat kat daha iyisini yapıldığını görmüştüm.
I have seen this little intimidation game you're playing before done better by better.
Onunla beraber oynadığınız dere kenarları artık hep beton oldu.
The riverbanks where you played with him… are all concrete now.
Onunla oynadığınız her oyunu kaybedersiniz.
Any game you play with him you lose♪.
Karşısında oynadığınız insanlar, neyle ilgilendiklerini bulun.
The people you play against, find out what they're interested in.
Beni ilgilendirmediğinin farkındayım ama oynadığınız sistemin bir kusuru var.
I realise it's no concern of mine but the system you're playing has one flaw.
Karşısında oynadığınız insanların, neyle ilgilendiklerini bulun.
The people you play against, find out what they're interested in.
Burada oynadığınız küçük oyunu anlıyoruz.
We understand the little game that you're playing here.
Karşısında oynadığınız insanlar, neyle ilgilendiklerini bulun. Her zaman.
Always. The people you play against, find out what they're interested in.
Oynadığınız hamstera bayıldım doğrusu. Çok beğendim.
I liked the hamster thing that you played. I did.
Oynadığınız hamstera bayıldım doğrusu. Çok beğendim.
I did. I liked the hamster thing that you played.
Çok beğendim. Oynadığınız hamstera bayıldım doğrusu.
I did. I liked the hamster thing that you played.
Çok beğendim. Oynadığınız hamstera bayıldım doğrusu.
I liked the hamster thing that you played.
Havariler oynadığınız oyunun farkına vardığında… plütonyumu kaybedeceksiniz.
When the Apostles realize that you're playing games you will lose the plutonium.
Havariler oynadığınız oyunun farkına vardığında… plütonyumu kaybedeceksiniz.
You will lose the plutonium. When the Apostles realize that you're playing games.
Oynadığınız oyunların çoğunu kazandığınızı hissediyorum.
I have a feeling you win most of the games you play.
Aslında, oynadığınız epey ikonik karakter olmadığınızı biliyorum.
That you played. I know you're not actually the very iconic character.
Topla oynadığınız taktirde sizi hırpalamaları… pekte olası değil.
As long as you play ball. There's not much likelihood of them roughing you up.
Mumbaide oynadığınız her maçı izleyen biri illa olacak.
Every game you will play in Mumbai someone will be watching you..
Results: 149, Time: 0.0281

Top dictionary queries

Turkish - English