OYUN OYNAMAK IÇIN in English translation

• to play games

Examples of using Oyun oynamak için in Turkish and their translations into English

Oyun oynamak için okula gitmişler.
Went to the school to play some games.

Oyun oynamak için zamanım yok.
I don't have time for games.

Buraya oyun oynamak için gelmedik.
We didn't come for a play date.

Oyun oynamak için zamanımız yok.
Don't have time for games.

Oyun oynamak için vaktimiz yok.
We don't have time for games.

Oyun oynamak için zamanımız yok.
There is no time for games.

Oyun oynamak için biraz zamanı olmalı.
He should have some time to play.

Oyun oynamak için çok güzel bir bahçeniz ve göletiniz var.
You have got a cool garden to play in and a pond.

Hayatınla oyun oynamak için seni asla kaçırmazdı!
He would never abduct you or play games with your life!

Bayım, oyun oynamak için zamanım yok.
Mister, I haven't got time for games.

Oyun oynamak için burada değilim.
I'm not up for any games.

Neden oyun oynamak için Sadielere gitmedin tatlım?
Why didn't you go to Sadie's for the play date, sweetie?

Oyun oynamak için asla geç değildir.
It's never too late to play the game.

Oyun oynamak için asla çok geç değildir.
Never too late to play the game.

Oyun oynamak için asla çok geç değildir.
And play the game, it's never too late.

Sadece oyun oynamak için bir odam mı var yani?
You mean I have a special room just for playing?

Oyun oynamak için takımların sayıca eşit olması lazım.
We need equal teams to play a game.

Oyun oynamak için kendi türünüzden birini bulamadınız mı?
Can't you find any of your own species to play with?

Oyun oynamak için zaman yok.
No time for playing games.

Oyun oynamak için de vaktim yok, Whitlow.
I don't have time for games, Whitlow.