Examples of using Oyun in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Çünkü siz ve oyun masanız şehirdeki bütün parayı geri aldınız.
Kendinize tiyatroda bir oyun seyrettiğinizi hatırlatmanız gerekiyor.
Merhaba. Oyun oynayan adam senmişsin sanırım. Merhaba.
Kim bu? Arkadaşlarından biri oyun oynuyor.
Oyun alanını temiz tutmak için birbirimizin üzerine yeterince çamur bulaştırdığımızın farkındayım.
Oyun yapması için köpeği eğittim.
Ekselansları, bu bir oyun olsa da olmasa da… dikkatle ilerlemeliyiz.
Her sesin ve her oyun önemli olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
Bir sezonda kaç oyun sahneliyorsunuz?
Banyolar, oyun sistemleri, spor salonu, çöp sıkıştırıcısı.
Jjyi bulacağız, onu oyun dışı bırakacağız. TAMAM.
Oyun oynamayı bırakabilir miyiz lütfen Barry? -Hayır!
Beş oyun kartını, türüne bakmaksızın büyükten küçüğe doğru sıralayın.
Bana oyun oynuyor.
Oyun arabası isteseydim şaka dükkanından bir tane alırdım.
Oyun hangi elimde olduğunu tahmin et.
Bu sezon, vay be, o kadar çok yeni oyun var ki.
Banyolar, oyun sistemleri, spor salonu, çöp sıkıştırıcısı.
Jjyi bulacağız, onu oyun dışı bırakacağız. TAMAM.
Oyun oynamayı bırakabilir miyiz lütfen Barry? -Hayır!