Examples of using Pazar in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Pazar çökecek, çökecek.
Aa. Hayır. Tahrandaki pazar, dünyanın en büyük pazarlarından biri.
Ve aslında bir parçası ne Bu pazar tüm hakkında.
Henrys Dinerde yetişmemiz gereken çok pazar var. Bu arada.
Burası pazar değil.
Thatcherın siyasi ve iktisadi felsefesi, serbest pazar ve girişimcilik üzerine kuruluydu.
Yani demek istiyorum ki, bu pazar gerçekten iyi bir sebep olurdu.
Açık sınırlar, serbest pazar. Herkesle arkadaşlık.
Ziyaret günleri cumartesi ve pazar 11den 3e kadar.
Bayan Tarbell senin de şu pazar işinin içinde olduğunu söyledi.
Açık sınırlar, serbest pazar.
Orada dükkanlar var, pazar var.
Alaska şehrinde çarşı pazar var.
Neyin eksik parçası?- Pazar.
Neyin eksik parçası?- Pazar.
Neyin eksik parçası?- Pazar.
Dış mekan, pazar.
Ağustos pazar savaşa 72 saat kala.
Pazar acil durumum.
Pazar, caussat hamisinde.