Examples of using Pişirdiğin in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Pişirdiğin gün.
Evet, geçen sefer pişirdiğin gibi.
Biliyor musun, bu… Pişirdiğin gerçekten harika bir yemekti.
geçen sefer pişirdiğin gibi.
Çok uğraştım.- Evet, geçen sefer pişirdiğin gibi.
Pişirdiğin her şeyin hafiften sola meylettiğini fark ettin mi?- Değil mi?
Hani şu yemek pişirdiğin çocuk?
Senin pişirdiğin benim servis ettiğim yemeği yiyen ve dövüşen soylular için burada üç tane son var.
Pişirdiğin şeye lezzet katar. Rus, şanslısın ki bunu getirmiştim, -Acıktım.
Acaba nedendir ki, yemeğin kusursuz olduğu tek an yemeği kendin pişirdiğin andır?
Pastayı pişirmek yumurta kızartmaktan çok daha fazla zaman alır.
Yakaladık, pişirdik ve yedik.
Aberforthun pişirdiği bir sürpriz olmasın da.
Kaseti pişirmek iki katmanı tekrar bir araya getirir.
Evin arkasında ekmek pişirmek için bir tuğla fırın var.
Pişirmede anneme yardım ettim.
Hamburger pişirmenin tehlikelerinin farkındayım.
Pişirdik onu.
Mary berbat şekilde pişirdiği akşam yemeğinden utandı.
Tom, Maryye Johnın pişirdiği hiçbir şeyi yememesini tavsiye etti.