Examples of using Polise in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Hem polise hem de kamuya örnek insanlar gerek.
Erkek arkadaşım beni tokatlasaydı, doğruca polise giderdim.
Santral, evet, polise ulaşmaya çalışıyorum.
Diğerleri istemese de ben polise gidebilirim.
Bunu mutlaka polise anlatmalıyım.
Bizi tekrar arayacaktır, sonra polise şikayet edecektir.
Seni doğruca polise gönderirim!
Ama Bayan Masseye polise göz kırptığın için demiştin.
Polise yakalanırsan ve 40 yıl hapis yersen.
Polise göre değil.
Köşede polise benzer bir adam gördüm.
Sanırım baban polise rüşvet verip şırıngayı aldı.
Polise saldırmanın ne kadar kötü bir fikir olduğunu bilen biri.
Ama polise asla saldıramayız.
Polise haber vermeyin yoksa H.D. ölür.
Sırf arkadaşım Luc polise dokunmaya çalıştı diye.
Telefondaki adam polise haber verirsem Benle Janei öldüreceğini söyledi.
Yine polise saldırı ve bilgi gizleme.
Soygun girişimi, polise karşı koyma ve saldırma.
Polise ateş edecek kadar aptal değilim.