SEM in English translation

• sem

Examples of using Sem in Turkish and their translations into English

Öyle düşünüyorsan Sem, o zaman belki bize gelmemelisin.
If that's what you think, Sem, then maybe you shouldn't come over.

Sem geliyor mu?
Is Sem coming?

Bekle sem pilot musun?
What are you waiting for the pilot?

Gretheye pipisinin sem sert olduğunu söylemişsin.
Grethe said that you said it was pointing.

Sem… Biralara isim vermeyi kes.
You gotta stop naming these beers.

Sem burada bırakamam!
I'm not leaving you!

Um, biliyoruz ki, um, sem, um, Loisi öldürdün.
Um, we know that, um, you, um, killed Lois.

Bir gecelik dışarıda olsan bile, özlüyorum sem.
I miss you even when you're gone for a night.

Şu Akad“ sem çam.
That Akkadian, he stole you.

Ne düşünüyorsun? Merhaba Sem.
Hey, Sem. What do you think?

Ben de sem seviyorum.
I love you, too.

Muhabir haber ajansı, Sem haber ajansı.
Muhabir Haber Agency, SEM Haber Agency. Dicle Haber Agency, Jin Haber Agency.

Eger sem Capricaya geri gidip bana oku getirirsen… bize yol gösterecegim.
If you go back to Caprica and bring me the arrow… I will show us the way.

Sen bizimkinden farklı bir gruptasın.
You're in a different league from the rest of us.

Sen kafede bizi dinleyen kızsın.
You're that girl in the coffee shop that was eavesdropping.

Sen insan dahi sayılmazsın?
You're not even a man. that a fact?

Sen çukurda yanıma gelen adamsın.
You're that guy that jumped into the hole with me.

Sen içerdesin, biz dışarıda.
You're in the house, and we're all outside.

Sen kafedesin, ben fabrikadayım.
You're at the café, I'm at the plant.

Sen sadece işleri biraz bulandırdın.
You're just a little mixed up about things in general.