SPEKÜLASYONLARI in English translation

speculation
tahmin
spekülasyon
söylentiler
speculations
tahmin
spekülasyon
söylentiler

Examples of using Spekülasyonları in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Sharonun felç geçirmesinin hemen ardından Peresin partinin başına geçmek istediği spekülasyonları ortaya çıksa
In the immediate aftermath of Sharon's debilitating stroke, there was speculation that Peres might take over as leader of the party;
Ancak, Origenesin teolojik spekülasyonları sıklıkla herhangi bir tartışmayı bitirmekten çok derinleştiridi, hem Arius hem de muhalifleri tartışmaları sırasında
However, because Origen's theological speculations were often proffered to stimulate further inquiry rather than to put an end to any given dispute,
Tekrar ediyorum, henüz yangının nasıl başladığı konusunda bilgimiz yok, ama spekülasyonları bir kenara bırakırsak, bu dramatik olay bize gösteriyor
Again, we have no confirmation on what started the blaze, but speculation aside, as this dramatic footage shows,
Filipin devletinin MİKC üyelerini sorumlu tuttuğu 2003te meydaba gelen Davao havaalanındaki bomba olayı, barış görüşmelerinin Mindanaoya barış getirme konusunda etkisiz olabileceği yönündeki spekülasyonları arttırdı.
The bombing incident in Davao Airport in 2003 which the Philippine government blamed on MILF members, raised speculation that the peace negotiations might be ineffectual in bringing peace to Mindanao if the MILF is unable to control its operatives.
Ancak, 2013 yılının ilkbahar ve yaz aylarında tahvil alımlarının azaltılmaya başlayabileceği spekülasyonları karşısında yaşandığı gibi, bu ayarlamanın düzensiz
However, should the adjustment be disorderly, as it was in response to speculation about when a taper might begin during the spring
yılında yapılan bir araştırma, Van Allen kuşağının anti partikülleri sınırlayabileceği yönündeki spekülasyonları doğruladı.
400 MeV In 2011, a study confirmed earlier speculation that the Van Allen belt could confine antiparticles.
İma ettiğiniz ilişki spekülasyondan başka bir şey değil.
The affair to which you allude was no more than a speculation.
Başkanlık spekülasyonlarını ortadan kaldırmak için yarın koşması gerek, tamam mı?
She needs to run tomorrow to magic away any presidential speculation, okay?
Spekülasyonla bitirmemi istediler öyle ki tarih beni haklı çıkarsın.
My bold speculation is that I will be absolutely vindicated by history.
Spekülasyonla mücadele edilebilir.
Speculation can be fought.
Arazi spekülasyonunu çıkarın, arazinin fiyatı düşer.
Take away land speculation, price of land drops.
Bu spekülasyonlara bir nokta koymak için buraya geldim.
I came here today to put an end to that speculation and to tell you.
Bir dahaki baş sayfanızı spekülasyonla doldurmak istiyorsanız… istediğinizi yapın.
You be my guest. You wish to fill your next front page with speculation.
Spekülasyonların başlaması prensesin dün gece bir arabada görülmesiyle başladı.
Speculation fuelled by the arrival last night of a car similar to that owned by the Princess.
Spekülasyondan sakının.- Herkes zaten yeterince gergin.
Stow the speculation. Everyone's jumpy enough as it is.
Spekülasyondan sakının.- Herkes zaten yeterince gergin.
Everyone's jumpy enough as it is. Stow the speculation.
Spekülasyonların başlaması prensesin dün gece bir arabada görülmesiyle başladı.
Of a car similar to that owned by the Princess… Speculation fuelled by the arrival last night.
Sayfalarınıza taşınan spekülasyonlardan hiçbiri konuyla ilgili gerçeğe uzak değil.
None of the speculation carried in your pages is far from the truth of the matter.
Neden? Daha fazla spekülasyonu önlemek için, MI6.
Why? To avoid further speculation, MI6 would love to give.
Spekülasyondan, suç unsurlarından… ve yoz siyasetçilerden uzak tutmak için mücadele ettim.
Or corrupt politicians. of any collusion, forced speculation, criminal elements.
Results: 47, Time: 0.0291

Top dictionary queries

Turkish - English