Examples of using Sportmen in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Biraz daha sportmen olabilseydi.
Bu güzel bayanlar teleferik gezisinden kaçmak için bahane, değil mi sportmen.
Bu güzel bayanlar teleferik… gezisinden kaçmak için… bahane, değil mi sportmen.
Bazılarınız hiç öğrenemeyecek… çünkü savaş ve barış zamanlarında bir centilmen ve sportmen olmak için eğitildiniz.
Bazılarınız hiç öğrenemeyecek çünkü savaş ve barış zamanlarında bir centilmen ve sportmen olmak için eğitildiniz.
Öyle ki; sportmen oyuncular diğer oyunculara göre günde 1.7 milyon daha çok oyun kazanıyor.
Sportmenlik fırsatı.
Bu sportmence bir davranış mı?
Kıkırdar Sportmendir, bilirsiniz.
Çok sportmence değil.
Sportmendir, bilirsiniz.
Sportmenlik buna dâhil değil.
Bu hiç sportmence değil.
Ölülerini vurmak pek sportmence olmuyor Değil mi? Tom.
Pek sportmence değil, biliyorum.
Sportmenlik içgüdünüz hiç gelişmemiş, bayım.
Ölülerini vurmak pek sportmence olmuyor Değil mi?
Pek sportmence değil, biliyorum. Kör bir adam.
En azından bunu sportmence yapacak.
O zaman benim için yapılacak tek şey sportmence geri çekilmek.