TAŞKIN in English translation

flood
sel
tufan
taşkın
su
su baskını
sular altında
doldurun
taşkın
boisterous
gürültücü
fırtınalı
taşkın
yaygaracı
exuberant
coşkulu
hayat dolu
taşkın
intemperate
ölçüsüz
taşkın

Examples of using Taşkın in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Evet. Birkaç gün önce taşkın varken bırakmışlar buraya.
Yeah. But they dumped overflow in here a few days back.
Nuh Tufanı Türklerde'' Taşkın'' olarak anılır.
It was known as"Özi Kuşatması" in Turkish.
Sarhoş ve taşkın.
Drunk and disorderly.
Bir bakıma o taşkın beni memnun etti çünkü şerefe kadeh kaldırırken yaptığım konuşmayı sevmedim.
In a way, I'm almost glad that flood interrupted us, because I don't like the toast I was giving.
Kadimler Yıldız Geçitlerini taşkın ovalarına koymazlar ve ben bu kadar suyun birden ortaya çıktığını hiç sanmıyorum.
The Ancients don't put Stargates on a flood plain, and I certainly don't think the tide just came in.
Beyefendi,… Mediciler adına,… Asil Pazzi ailesinden,… babamıza suikast teşebbüsüne karşı… kardeşimin taşkın tepkisi için özür diliyorum.
Signor,… on behalf of the Medici,… I apologize to the noble Pazzi family for… my brother's intemperate reaction… to the murderous attack on our father.
Clark County Bölge Taşkın Kontrol Merkezi tutuyor Fırtına havzaları üzerinde yakından takip…( Homurdanıyor)
The Clark County Regional Flood Control Center is keeping a close watch on the storm basins…(groans)
Yani, Arman Agakian çıkardı alır Bu taşkın kontrolü kanal yaklaşık üç mil aşağı, bomba elinde.
So, Arman Agakian gets pulled out of this flood control channel about three miles downstream, holding a bomb.
Şirket, taşkın kontrolüyle ilgili bazı işler aldı.- Yo, dinle.
Listen, the company's been hired to do some flood control. No, no.
Taşkın suları çekilirken,
As the flood waters receded,
Bir kahve çekirdeğin vardır. Kök delici, tırtıl, don, yosun, kuraklık veya taşkın, olmazsa.
Frost, moss, drought or flood, you got a coffee bean. Then, after 5 years, if it hasn't been killed by root borer, caterpillar.
don, yosun, kuraklık veya taşkın, olmazsa.
drought or flood, you have got a coffee bean. Then, after five years, if it hasn't been killed.
Ve ortalama bir hızı korumaya çalışıyorsunuz, Taşkın akımına karşı savaşırken biraz daha zorlamalısın.
When you're fighting against the flood current and you're trying to maintain an average speed, you have gotta be pushing a little harder.
Ve ortalama bir hızı korumaya çalışıyorsunuz, Taşkın akımına karşı savaşırken biraz daha zorlamalısın.
You have gotta be pushing a little harder. When you're fighting against the flood current and you're trying to maintain an average speed.
İşte taşkın borusu. Bunun gibi olan bir başka dehlize 1 km sonra
That's the overflow pipe. lt leads to another vault like this one, then about three
Taşkın bir ruh halindeyken, bulutları kan olarak tecrübe ediyorsa eğer başka nasıl çizebileceğini tartışıyordu.
He argues that if he experienced clouds as blood during an agitated mood then that is how he should paint them.
Çok taşkın, çok yaratıcıydı her günü onun için bir sanat çalışması gibiydi.
He's so excessive, so creative,… so each day is like a work of art for him.
Bir anlık taşkın öfkeyle senden yüz çevirmiştim,
In overflowing wrath I hid my face from you for a moment; but with everlasting loving
Bu güçler kolaylıkla taşkın kalabalıklar ortaya çıkarabilir,… hükümetleri bile devirebilirdi.
Forces that could erupt easily to produce the frenzied mob which had the power to destroy even governments.
onlar çok zalim ve pek taşkın kimselerdi.
most unjust and most insolent transgressors.
Results: 81, Time: 0.0314

Taşkın in different Languages

Top dictionary queries

Turkish - English