Examples of using Takmaktan in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Onur duyarım bunları takmaktan.
Tom kravat takmaktan hoşlanmaz.
Ona çocuklar için emniyet ipi takmaktan başka şansımız kalmadı.
Tom saat takmaktan hoşlanmaz.
Eğer benim kız arkadaşım olsaydın, o yüzüğü takmaktan gurur duyardım.
Oyunculuk sadece bir kostüm ya da takma burun takmaktan ibaret değildir.
Unut gitsin, Donanım takmaktan payımı aldım ben.
Gözlük takmaktan nefret ediyorum. Doğu sahilindeki en iyi doktoru buldum.
Lütfen bunu durdurmak için kafamıza onu takmaktan daha iyi bir yol olduğunu söyle.
Çarpık bacaklı… bin dolarlık kıyafetin içinde açlıktan ölecek gibi… dış mekanda çalıştığı için bronzlaşmış… gözlük takmaktan gözlerinin altı morarmış… ve peçetenin üstündeki bir at nalı.
Bu arızalı ayakkabı takmaktan gurur duymayacak kimse okula, hayvanat bahçesine… ya da sevilen birinin cenaze törenine?
Bu arızalı ayakkabı takmaktan gurur duymayacak kimse okula,
Takmaktan mutluluk ve gurur duydum, ama benim için fazlasıyla güzel.
Neresi olursa! Bir odada tıkılıp serum takmaktan sence de daha iyi değil mi?
ama madalyasını takmaktan da çekinir.
Onun tacımı taktığını görmektense rejimimi bozarım daha iyi.
Mikeın alyansını hâlâ taktığını duydun, değil mi?
Tek parmaklı eldiven takmayı çok sevmiyorsanız bu son şansınız.
Kurbanın boğazına birisinin taktığı bilekliğiyle mi saldırdığını düşünüyorsun?
Kask takmayı seviyorum çünkü bunu yapmama izin veriyor.