FALSE in Turkish translation

yanlış
wrong
false
incorrect
mistake
correctly
sahte
fake
false
counterfeit
bogus
dummy
mock
faux
fraudulent
decoy
sham
yalan
lie
false
liar
falsehood
bullshit
fake
boş
empty
free
blank
vacant
spare
forget
idle
available
just
false
düzmece
fake
false
bogus
sham
fraudulent
phony
a setup
staged
kitschy
uydurma
made-up
fake
bullshit
false
trumped-up
fiction
fabrication
made up
fabricated
invented
hatalı
mistake
error
wrong
fault
bug
failure
flaw
glitch
yalancı
lie
false
liar
falsehood
bullshit
fake
yanlıştır
wrong
false
incorrect
mistake
correctly
yanlışı
wrong
false
incorrect
mistake
correctly
yanlıştı
wrong
false
incorrect
mistake
correctly
sahteciliği
fake
false
counterfeit
bogus
dummy
mock
faux
fraudulent
decoy
sham

Examples of using False in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
To fight the accusation no matter how false. The victim is afraid.
Kurban, ne kadar düzmece olursa olsun, suçlamayla savaşmaktan korkar.
How did you know that our reactor accident was false?
O zaman reaktör kazasının uydurma olduğunu nasıl bildiniz?
False identification.
Kimlik sahteciliği.
Of course that was a false prophecy.
Bu kehanet yanlıştı.
They gave us a false trail, and we followed the scent.
Bize düzmece iz verdiler ve biz de kokuyu takip ettik.
Then how did you know our reactor accident was false?
Uydurma olduğunu nasıl bildiniz? O zaman reaktör kazasının?
Big trouble. False identification.
Başın büyük belada. Kimlik sahteciliği.
And scientifically false.
Ve bilimsel olarak yanlıştı.
Our reactor accident was false? Then how did you know?
O zaman reaktör kazasının uydurma olduğunu nasıl bildiniz?
These ten false verses are likely encoded with a secret message from Washington.
Büyük ihtimalle bu on uydurma ayet Washingtonın gizli mesajlarıyla şifrelenmiş.
That's a child's false hope.
Bu bir çocuğun uydurma umudu gibi.
Fbi crime reports have found that eight percent of rape allegations are false.
FBI suç raporları tecavüz suçlamalarının yüzde sekizinin uydurma olduğunu gösteriyor.
She blinks a lot when she does a story she knows is false.
Bir hikaye uydurduğunda gözlerini çok kırpar, uydurma olduğunu biliyor.
In the False Land, all the inhabitants always lie.
Yalancılar Ülkesinde, yaşayan herkes her zaman yalan söyler.
Once false… I must not be again.
Yanlışsa, bir daha öyle olmamalıyım.
But what if the legends are false?
Fakat eğer efsaneler yanlışsa ne olacak?
Goddamn the true, the false and the uncertain.
Lanet olsun doğruya da, yanlışa da ve belirsizliğe de.
If false.
Eğer yanlışsa.
False in legs, False in thighs.
Bacaklardaki sahtelik, baldırlardaki sahtelik.
False in breasts, teeth, hair and eyes.
Gögüs, dişler, saçlar ve gözlerdeki sahtelik.
Results: 4500, Time: 0.0516

Top dictionary queries

English - Turkish