Examples of using Boş in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Joanna, en son yapmak istediğim şey sana boş umut vermek.
O, boş zamanında ne yapacağını biliyor gibi görünmüyor.
Stannis kaleyi boş bıraktı ve kız da orada doğdu.
Boş ver. Turnuvadan ne verirlerse onu getir.
Bu boş geceler boyunca… tüm bu düşünceler senin yokluğunda… bana merhem oluyor.
Boş konuşuyorlar… Susun.- Rachel haklı.
Bunu yapamam. Sığınakta boş yataklar var.
Şimdilik bir psikopata odaklanalım. Hopperı boş ver.
Çünkü geleceği görmek için büyülemişsiniz, boş, ergen hayallerini değil.
Bu iyileşen bir bağımlıya çok fazla boş yere umut vermektir.
Belki bu görev için boş zamanlarından biraz fedakarlık yapabilir.
Yangın, aşağıdaki boş odanın duvarında başlamış.
Her şeyin şu kız gibi boş ve hayali… olduğunu bil.
Eğitim boş bir kovayı doldurmak
Bunu yapamam. Sığınakta boş yataklar var.
Aynı hataları yaptığın gerçeğini de boş.
An2} Çünkü dediğim gibi, onu boş hayal için tutuyor.
Bu odanın boş olması gerekiyordu.
Artık biliyoruz ki aslında teknoloji boş zamanımızın en büyük rakibi haline geldi.
Boş ver. Şehre fark edilmeden girme şansımızı arttırıyor.