TARIFSIZ in English translation

unspeakable
korkunç
inanılmaz
ağza alınmayacak
tarifsiz
anlatılmayacak
kelimelerle anlatılmayacak
konuşulamayacak
akılalmaz
untold
bilinmeyen
anlatılmamış
sayısız
tarifsiz
muazzam
söylenmemiş
bilinmedik
indescribable
tarif edilemez
tanımlanamaz
anlatılamaz
ineffable
tarif edilemez
açıklanamaz
anlatılamayan
elusive
zor
kaypak
anlaşılmaz
yakalanması zor
yakalanamayan
ele geçirilmez
tarifsiz
yakalaması güç
indescribably
tarifsiz
beyond description
tarifsiz
açıklama ötesinde
undefinable
tarifsiz
indefinable
tanımlanamaz
tarifsiz

Examples of using Tarifsiz in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Tarifsiz bir duyguydu.
The feeling was indescribable.
Tarifsiz korkular.
Unnameable dread.
Senin tarifsiz hislerine saygı duyuyorum.
I respect your inexpressible sentiment.
Gündoğumu tarifsiz, Yunan ışığının billur aydınlığı unutulmazdı.
The crystal clarity ofthe Greek light unforgettable. The sunrises were indescribable.
Majeste, tarifsiz üzgünüm.
Your Majesty, I am inconsolable.
AmanTanrım, bu tarifsiz.
Oh, God, it is unutterable.
Gündoğumu tarifsiz.
The sunrises were indescribable.
Katil kötü şöhretliymiş. John Duncroft, bebeklerin annelerini ölürken görmelerini tarifsiz korkuyla kaplı yüzle sessizce durmalarını istermiş babası annesini dövdüğünde tıpkı kendinde olduğu gibi.
John Duncroft wanted babies to see their mothers die, to be mute in the face of unspeakable horror, just as he was when his father beat his mother.
Bu konuda başarıya ulaşmak için gibi Ve onların planlarını bozmak olacağını düşünmek beni tarifsiz sevinç getiriyor.
And it brings me untold joy to think that I will ruin their plan just as it's about to reach fruition.
bir iki yıl önce icat edildiğinden beri bana tarifsiz bir mutluluk verdi.
since it was invented a year or two ago, has given me untold happiness.
Yüce ve tarifsiz Tanrı Luciferdan önce,
Before the almighty and ineffable God Lucifer,
Tamam mı? Ben asker lideri çok tarifsiz eylemleri yapıyor izlemek zorunda kaldı benim hak kanat giyerek.
Okay? while wearing my merit sash. I had to watch my troop leader doing very unspeakable acts.
Ama yıldız oyun kurucunun suçunun kanıtlanması spor programlarına tarifsiz bir zarar verecektir.
But, then, having the star quarterback convicted of murder does untold harm to the entire sports program.
Ölüm… ve… hayat. Tarifsiz bir zevkle gören on üç ruh… İki ölüm diyarını birleştiren o altın köprü.
Death. the golden bridge that connects the two worlds of death… life. And… Thirteen souls who see with joy unspeakable.
en tarifsiz gücü… sana söylediğim gibi, bir hata.
that most beautiful, most elusive force in the universe, is, as I told you… a mistake.
Devasa rezillikleri belgeleriz, tarifsiz gariplikleri ve ahlaksızlıkları… gülünç ya da kutsal şeyleri.
We document the colossal… up, the indescribably grotesque, the profane… come on the ridiculous, the sacred.
Hakimiyetçilerin üzerine yerleştirildiği takdirde tarifsiz bir acı verecek, küçük bir cihaz ürettim.
I have mass-produced a small device that, when placed on individual Dominators, will cause indescribable agony.
Özgür iraden, evrenin o en muazzam, en tarifsiz gücü… sana söylediğim gibi, bir hata.
As I told you… a mistake. most elusive force in the universe, Your free will, that most beautiful.
Eğer Bay Garibaldi yanılıyorsa ve bir cennet varsa ilerlemelerine izin vermek yerine onları ele geçirerek tarifsiz bir suç işliyorsunuz.
If Mr. Garibaldi's wrong and there is a heaven you're committing a crime beyond description by taking these souls instead of allowing them to move on.
Onda o kalite vardı. Kimsenin görmediği o tarifsiz özü ben Hyannis Portun gördüğüne eminim.
He had that…"It" quality, that undefinable essence that nobody else saw, but I sure as Hyannis port did.
Results: 101, Time: 0.0354

Top dictionary queries

Turkish - English