Examples of using Uzatıyorsun in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Neden bana gazete ilanlarını uzatıyorsun?
Elini bir öpücük için uzatıyorsun.
Dengeli bir biçimde, kollarını dirsekten uzatıyorsun.
Çeneni lanet olası bir pinyata gibi uzatıyorsun.
Nasıl bu kadar sözü uzatıyorsun sesini kezemez misin?
Niye telaffuzu uzatıyorsun?
kollarını dirsekten uzatıyorsun.
Neden bir gün daha uzatıyorsun?
Sen bu işi çok fazla uzatıyorsun.
Ortalarda çok uzatıyorsun.
Bana bir kase uzatıyorsun, ama ben içindekini içmek istemiyorum.
Evet, ama uzatıyorsun.
Seninle konuşmaya korkuyorum. Ben seni incitmekten korkarken… sen bana dilini uzatıyorsun.
Asla bitiremeyeceksin! Çok uzatıyorsun. Eğer acele etmemizi istiyorsanız bitirmemize yardım et.
Kolunu uzatıyorsun ve bir jiletle yavaşça… bileğini çiziyorsun… hayatının kaybolup, yok olmaya başladığı yerden… mükemmel bir kan öbeği çıkıyor.
Her ritüeli sorguluyor, her geleneğe dil uzatıyorsun. Gerçekten mi? Çünkü meclisi her seferinde yok sayıyorsun.
Şimdi mumu uzatın ve dediklerimi tekrar edin.
Tuzu uzatır mısın?
Bu şekilde yaşaması uzadıkça, geri dönüşü zorlaşacak.
Kesinlikle ve çok uzatılmış figürler bu stilin başka bir karakteristiğidir.