YIKAMA in English translation

wash
yıkamak
çamaşır
yıkan
temizlen
temizle
cleaning
temiz
temizlemek
temize
the washing
çamaşır
yıkama
yıkanıp
bulaşık
laundry
çamaşır
çamaşırhane
kirlileri
washer
çamaşır
çamaşır makinesi
makine
temizleyicisi
yıkayıcı
yıkama
rondelanın
conta
washing
yıkamak
çamaşır
yıkan
temizlen
temizle
washes
yıkamak
çamaşır
yıkan
temizlen
temizle

Examples of using Yıkama in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Enzinonun kardeşini hatırlıyor musun, oto yıkama işleten?
Remember Enzino's brother, the guy who ran the car wash?
Mary çamaşırını çamaşır yıkama tahtasında elle yıkar.
Mary washes her laundry by hand on a washboard.
Bak ücretsiz araç yıkama.
Look, free car washes.
Araba yıkama.
Car washes.
Otoyola çıkıyorsun, araba yıkama yerlerine giriyorsun.
You just go to drive-throughs and car washes.
Yıkama konusunda kavga ettiğimizdeydi.
It's when we fought about the washing.
Otomatik yıkama mekanizmasını dene.
Test automatic washing mechanism.
Buffalo ve el yıkama işi gözlemlerden anlaşılabilirdi.
Buffalo and the hand washing thing could have been derived through observation.
Yıkama işini nasıl yapıyorsunuz?
What do you do about the shampooing?
Yıkama forensik bir önlem olabilir.
Washing could be a forensic countermeasure.
Yıkama makinelerini, arabaları.
A washing machine, a car.
El yıkama genellikle enfeksiyonun yayılmasının önlenmesinde en önemli önlem olduğu düşünülmektedir.
Hand washing is generally considered to be the most important measure in preventing the spread of infection.
Bana yıkama düzeltmek ister misiniz?
Want me to fix the washer?
Yıkama için biraz su getirin, çabuk!
Bring some water for washing, quick!
Ben yıkama sabit.
I fixed the washer.
Cam yıkama, 18.00 dolar.
Window washing,$ 18.00.
Abby, yıkama kiti nerede?
Abby, where's that irrigation kit?
Ama beyin yıkama bir kabusa dönüşüyor.
Then the brain washing becomes a nightmare.
Onu yıkama fırsatı bulamadım.
Didn't get a chance to wash it.
Zemindeki yıkama makineleri çalışmıyor.
The base washing machines don't work.
Results: 669, Time: 0.031

Top dictionary queries

Turkish - English