Examples of using Yeleğini in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Çıkart şu, yeleğini.
Bir dahakine yeleğini giy.
Sarı humma, can yeleğini giy!
Hayır. Sadece yeleğini çıkar.
Napıyorsun? Tanrım, yeleğini çok sevdim.
Bu doğru… yeleğini bana vermişti ve benim hayatımı kurtardı.
bir intihar yeleğini giydi ve kendini üssünde patlatarak üs komutanı CIA ajanları
velinimetimiz Bay William Cutting… bu gece o özel yeleğini giyiyor.
Eğer iyi hissetmeni sağlayacaksa Hypno yeleğini almak için ekstra 8 dolar verdiğin için mutluyum, yaşlı görmemiş.
Öyleyse giy yeleğini…''… hep takın en güzel görünüşünü…''… çünkü asla bilemezsin kiminle karşılaşacağını.
Eğer öyle olursa hepimiz yeleğini imzalayıp, çerçeveletip ailene veririz.
Düşününce, ceketini ve yeleğini ütüledim… en iyi o ütülerken.
Yeleğini ve vücut kameranı verirsen… söz veremem
Yeleğini ve vücut kameranı verirsen… söz veremem ama bu şeyi karakola götürmeye çalışırım.
Baksana, eğer kimse gelmezse, Can yeleğini giyerim ve yüzerim.
onun yeleğini sabote ettiğini asla anlayamazsın.
ama Donna başını sallayınca can yeleğini alıp tüyüyor musun?
Ona yeleğini ver.
Omuz yeleğini getir.
Şişme yeleğini beğendim.