Examples of using Yoksulluğa in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Fakat bundan daha kötüsü, açlığa, yoksulluğa neden oluyor,
sözüm ona haddini aşan siyahi Amerikalılar on yıllarca süren yıpratıcı kırsal yoksulluğa ayrımcı yasalara ve linçlere maruz kaldılar.
eşitsizlik ve yoksulluğa karşı savaşın asıl başladığı zamana dönelim.
Az bir ilerlemeye rağmen, Arnavutluk yolsuzluğun milyonlarca insanı yoksulluğa hapsettiği ülkeler arasında yer alıyor.''
bu program kapsamında inşa edilen altyapı kalitesinin yetersizliği ve yoksulluğa karşı istenmeyen yıkıcı etkilerle uğraşıyor.
onlara operasyon yapan ilk ülke Türkiyedir. Bugün Kozaya yapılan operasyon, istihdama yapılan, Türkiyeyi yoksulluğa sürükleyen bir operasyondur.
vatandaşlarını da doğrudan yoksulluğa götüreceğini'' kaydetti.
Çok yoksul var burda sanırım değil mi?
Sağlık ile yoksulluk arasındaki bağlantı yoksul olmak değil yoksul hissetmekle ilgilidir.
Yoksul, engelli bir baba.
Bu yoksul çocukların bakımını üstleneceğim.
Burada çok yoksul var değil mi?
Yoksul ve perişan bir hayatın vardı.
Evet, yoksul çok.
Evet, çok yoksul var.
Evet, yoksul çok.
Bizim suçumuz yoksul olmak.
Ben 10 yaşında, aç ve yoksul.
Başka yoksul kurbanlarda da buna benzer anahtarlar bulmuştum.
Tehlikelisiniz çünkü yoksulları, eğitimsizleri ve aptalları yanıltıyorsunuz.