ZAYIFMIŞ in English translation

is weaker
zayıf
güçsüz
poor
zavallı
fakir
yoksul
kötü
zayıf
skinny
sıska
zayıf
cılız
ince
dar
zayıflamış
çelimsiz
çiroz
is weak
zayıf
güçsüz
was weak
zayıf
güçsüz
weakness
zayıf
zaaf
güçsüzlük

Examples of using Zayıfmış in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Doğduğunda çok zayıfmış ve neredeyse ölecekmiş.
She said he was born weak and almost died.
Çok kısa ve zayıfmış.
He was really small and frail.
Doğduğunda kalbi çok zayıfmış.
It was born with a weak heart.
Lucy, kalbinde bir sorun varmış çok zayıfmış ve.
Lucy, they said that she had a heart defect, that she was weak and.
Bu kürekçi çok zayıfmış.
This oarsman is not very strong.
Doktorla konuştum… dediğine göre çocuğun kalbi zayıfmış.
I spoke to the doctor, he said the kid… probably had a weak heart.
Sizinki, benimkinden zayıfmış.
Yours is thinner than mine.
Söylentiye göre sürü zayıfmış.
Word is, Pack's weak.
maalesef çok zayıfmış.
she was so weak.
Öyle görünüyor ki, Alhambra bir paçavra kadar narin ve zayıfmış!
It's like Alhambra was as frail and weak as a washcloth!
Testlere göre karaciğer fonksiyonları çok zayıfmış.
The liver function was impaired.
Neden hep toplum içinde zayıfmış gibi davranıyor?
Why does she always pretend to be a weakling in public?
Savaşma ruhun çok… Zayıfmış!
Your fighting spirit is… weak!
Doktorla konuştum… dediğine göre çocuğun kalbi zayıfmış.
He said the kid probably had a weak heart. I spoke to the doctor.
Çocuklardan birinin, senin gibi, kalbi zayıfmış.
One kid had a weak heart like you.
yardımcı olmak bakımından kim daha zayıfmış ve sayı bakımından kim daha azmış artık öğrenmiş olacaklardır.
then they will know who is weaker in helpers and fewer in numbers.
Bu siyah aygırlara, yaşlıymış, gençmiş, zayıfmış, şişmanmış,… yürüyenmiş, dizlerinden aşağısı buruşuk bir çift bacağa sahipmiş, fark etmez.
These big black bucks don't care whether you're young or old, skinny or fat, walking or with two wrinkled stumps right below the knees.
Sonunda onlar, kendilerine vadedileni gördükleri zaman, yardımcı olmak bakımından kim daha zayıfmış ve sayı bakımından kim daha azmış artık öğrenmiş olacaklardır.
Till the time when they will see what they are promised- so they will now come to know whose aide is weak, and who is lesser in number.
yardımcı olmak bakımından kim daha zayıfmış ve sayı bakımından kim daha azmış artık öğrenmiş olacaklardır.
then they will know who is weaker in helpers and less in number.
yardımcı olmak bakımından kim daha zayıfmış ve sayı bakımından kim daha azmış artık öğrenmiş olacaklardır.
then shall they know who is weaker in helpers and fewer in number.
Results: 72, Time: 0.0275

Top dictionary queries

Turkish - English