ЖИВЕЯТ - превод на Турски

• yaşıyor
• yaşayan
• yaşar
• ömrü
• yaşıyorlar
• yaşadığı
• yaşamaktadır

Примери за използване на Живеят на Български и техните преводи на Турски

Никога ли не си мислила как живеят онези горе- Чистородните?
Hiç dışarıda, tüketicilerle birlikte yaşamanın nasıl olduğunu düşündün mü?

Ние сме наследници на древна духовна и материална култура и чрез нас живеят нашите предци.
Yaşama, ailemizden ve atalarımızdan getirdiğimiz genetik ve ruhsal bir mirasla geliriz.

Двамата живеят заедно, затова не е нужно да купуваме нови мебели.
Zaten beraber yaşıyoruz. Satın almamız gereken bir şey yok.

Какво ще стане като разберат, че живеят с убиец?
Bir katille yaşadıklarını anladıklarında ne olacak?

Все едно, че живеят с нас.
Sanki bizimle birlikte yaşıyorlarmış gibi bir şey.

В Британия доста често се срещат двама мъже, които живеят заедно.
Britanyada iki adamın birlikte yaşaması gayet normal bir şey.

Как живеят сираците у нас.
Yaşadığımız Dönemde Yetimlerin Durumu.

Живеят в различни щати, не се познават,
Farklı eyaletlerde yaşıyorlardı ve hiç karşılaşmadılar.

Погледни как живеят, Франк.
Burada nasıl yaşadıklarına bir bak, Frank.

Но защо те живеят в дъното на кладенец?"?
Ama neden onlar yaşadı iyi bir alt?

Нека най-силните живеят и най-слабите умират.".
En güçlü yaşama ve en zayıf ölüme izin ver.

Хората се пробуждат постепенно и осъзнават, доколко безумно живеят в това общество.
İnsanlar uyanıyor ve bu toplumda yaşamanın ne kadar delice olduğunu fark ediyorlar.

Доста средства има, за да живеят всички хора един сносен живот.
Tüm insanların uyum içinde yaşamaları için çok yer vardır.

Родителите ти не живеят тук, нали?
Ailen burada yaşamıyor, değil mi?

Разбирах къде живеят, къде ходят, кога ще са сами.
Nerede yaşadıklarını nereye gittiklerini ne zaman yalnız olduklarını öğrenen.

Погледни ги- живеят в мръсотия, спейки по дърветата.
Nasıl yaşadıklarına bir bak, çamurda yuvarlanıyor, ağaçlarda uyuyorlar.

Нещо в писмото, което да показва къде живеят тези хора?
Mektupta bu insanların nerede yaşadığına dair bir şey var mı?

В морето живеят толкова щастливо… толкова щастливо, че не спират да се смеят.
Denizde, çok mutlu yaşadılar. Çok mutlu… Kahkahalarını durduramadılar.

За да живеят.
Yaşamaları için.

Живеят в къща на вещици и сляпата даме ме уплаши до смърт.
Büyülü Evde yaşıyorlardı ve kör kadın beni ürküttü.