САМ - превод на Турски

• sam
• yalnız
• sami
• same
• yanlız
• yalnız kalmak
• bizzat
• yapayalnız
• tek başına
• yalnız başına
• kendi kendine
• bir başına

Примери за използване на Сам на Български и техните преводи на Турски

Не искам да съм сам, Бен. Като онази жена.
O kadın gibi yalnız kalmak istemiyorum Ben.

Томен дори сам отиде до септата за да се опълчи на Високия Врабец.
Hatta bizzat Tommen septe giderek Yüce Rahip ile görüşmek istedi.

Плащам по 40 бона на ден, за да онанирам сам в гората.
Ormanda yapayalnız günlüğü 40.000 dolar kahramancılık oynuyoruz.

Харолд вече не се хранеше сам. Вече не броеше движенията на четката.
Harold artık bir başına yemek yemiyor artık fırça darbelerinin hesabını tutmuyor.

Опитвам се да кажа, че- знам какво е чувството да си сам.
Söylemeye çalıştığım şey- Yanlız olmanın nasıl olduğunu biliyorum.

Последния път когато го видях, му казах че ще умре сам.
Bense, onu son gördüğümde yalnız başına öleceğini söyledim.

Добре, ако имаш някакви въпроси, питай Сам, става ли?
Peki, ama bir sorun olursa Same sor tamam mı?

Г-н и г-жо Барет, по мое мнение не си го е причинил сам.
Bay ve Bayan Barrett bana göre bunları kendi kendine yapmadı.

Юнас… не е ли по-добре сам да говориш с нея?
Jonas… Onunla bizzat konuşman daha iyi olmaz mı?

Не си сам, а празен, което е по-лошо!
Sen yapayalnız değilsin, sen boşsun! Bu daha kötü!

Да си сам в тълпата е по-лошо.
Kalabalığın içinde yalnız kalmak ise daha kötü.

Ще е трудно за човек да живее там сам, оставяйки красива жена тук.
Orada bir başına yaşamak, güzel eşini burada bırakmak zor olacak senin için.

Учителят обаче изглеждаше, че няма нищо против да живее сам.
Usta yanlız yaşamayı mantıklı görmemesine, rağmen.

Той не може да живее сам без никаква връзка с другите хора.
Diğer insanlarla ilişki içinde olmadan yalnız başına yaşamak mümkün değildir.

Не можех повече да го лъжа. И така, започнах да обяснявам на Сам истината.
Ben daha fazla yalan söyleyemedim ve Same gerçekleri anlatmaya başladım.

Че когато се разделихме, той по същия начин сам взе решението си.
Yola devam edeceğimi öğrenince de kararını verdi kendi kendine.

Аз сам, и всички, които виждате тук, решихме да отидем на запад.
Bizzat ben ve burda gördüğünüz herkez Batıya gitmeye karar verdik.

Е, мисля, че би искал да е сам, когато го разбере.
Bunu öğrendiğinde yalnız kalmak istedi herhâlde.

Оставяш го да ходи по улиците сам, а е само на девет години?
Henüz dokuz yaşındayken sokakta yapayalnız gezmesine, izin veriyorsun öyle mi?

Който се е случило да бъде на лов, когато си бягал сам в гората.
Ne tesadüftür ki ormanda bir başına koşarken o avlanmaktaydı.