Примери за използване на Şoktan на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
İnsanlar şoktan ölmez, George!
Bu vuruşu yapabilirsen şoktan ölürüm sen de bir cesedi öpüyor olursun.
Bunu ne kadar hızlı yaparsak şoktan ölme ihtimalide o kadar azalır.
Muhtemelen şoktan düşecektir.
Hastane yolunda şoktan ölebilir.
Ah. En azından belki şimdi şoktan ölmeyeceğim.
Eğer şimdi gözlerine bir… el lambası tutsanız, hemen şoktan ölürdü.
Yeğenini yeniden canlı olarak görüp de geçireceği şoktan düşüp ölecek olan teyzesi Vivian.
Oğulları öldüğünden beri şoktan çıkamadı.
Ve hala şoktan çıkamadı.
Sana söylemiştim, şoktan ölecek!
Sanırım bu yalnızca şoktan.
Diğeri bilincini kaybedip duruyor. Muhtemelen şoktan ve su kaybından.
Seni görecek ve… Ve şoktan ölecek!
Üzgünüm, şoktan böyle.
O çirkin yüzlerinizi göstermeyin, şoktan gemimiz batar.
Annemin ölümünden sonra şoktan çıkamadı.
Olaydan kaynaklanan tepkiler Rahip Purdynin İnanç Mirası cemiyetince himaye edilen dini bir konferansa ev sahipliği yapan bu küçük kasaba toplumunda, şoktan kedere değişiklik gösteriyor.
Sputnik aniden Amerikayı sarsan üç büyük şoktan birisi oluverdi- tarihçiler bunu Pearl Harbor
Kafamın içindeki bir şeyden mi, şoktan mı, soğuktan mı bilmiyorum ama hafızam gitmişti.