Примери за използване на Tavuğun на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Yumurtanın sarı tonu, tavuğun yediği yemlere göre değişir.
Bu içinde tavuğun buzunu çözdüğüm su.
Büyükannemin tavuğun boynunu kopartırken görmüştüm. Tüm ay yatarken ağladım.
Ve dikkat et, tavuğun kemiklerini köpekler yemesin.
Sadece hardal ve tavuğun var.
Bu tavuğun hiç yumurtası yok.
Sarısının rengi tavuğun beslendiği yemle ilgilidir.
Tavuğun bacaklarını ikiye ayırmışınız diye duydum. Seni var ya.
İşte tatlım, tavuğun etrafını ye, Muhtemelen bakterilerle doludur.
Tavuğun ne yapacağını görmem gerekiyor.
Yumurta sarısının rengi, tavuğun yediği yeme göre değişir.
Sadece kung-pao usulü tavuğun içinde yer fıstığı varmış?
Daha önce hiçbir tavuğun gidemediği yerlere cesurca gidelim!
Ben senin tavuğun değilim.
İnekle tavuğun hiç tanışmamış oldukları halde bir araya gelmeleri, mesela.
Yumurtanın sarısının rengi, tavuğun beslendiği yiyeceklerle bağlantılıdır.
Daniel Christie hem bir domuz, hem de korkak tavuğun teki.
Tavuğun yanındaki brokolinin küp küp kesilmesini istedin mi?
Rahibin dövüşebileceğini zannetmiştim ama o korkak tavuğun teki.
Çocuklara tavuğun tavuk gibi göründüğünü öğretmenin nesi yanlış?