Примери за използване на Trenin на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Ne olduğunu bile bilmiyordun ta ki Beth o trenin önüne atlayana kadar.
Onun büyük-büyük-büyük dedesi trenin Virginiayaya girmesini önlemek için çalışırken ölmüş.
Esrarkeşe Warrenın giysilerini giydirdim ve onu trenin önüne yerleştirdim.
Eğer tren senin istasyonunda durmuyorsa senin trenin değildir.
Keşke onla yer değiştirebilseydim. Trenin bilinmeyene doğru gidişini seyretseydim.
Sorun, kafanın içindeki trenin hiç durmaması!
Benim işaretimle, tüm köylüler aç kurt gibi trenin üzerine atlayacaksınız.
Sonrada sarhoş olup raylara yatıp, trenin gelmesini beklerdim.
İşler sarpa sardı, sonra da trenin altına itildi.
Trenin hareketini sevdi galiba.
İki trenin yaklaştığı resim ve bu da çarpışma anı.
Trenin ne zaman?
Saklanacağız, trenin hareket etmesini bekleyeceğiz!
Trenin kuzey tarafındaki yolcularımız meşhur'' Tre cime di Lavaredo'' yu seyre dalabilirler.
Affedersiniz. Hangi trenin Berline gittiğini bana söyleyebilir misiniz?
Trenin içinde sevişiyorum.
İstasyon müdürü trenin 8 saat gecikeceğini söylemişti.
Numaralı trenin bagajlarını 4 numaralı banttan alabilirsiniz.
Trenin gitmesi için sabırsızlanıyordum çünkü bunları hatırlamak istemiyordum.
Trenin durdurulduğu yerden 27 mil uzak.