Примери за използване на Uçarken на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Onu uçarken yapacağım.
Seni bir üniformayla uçarken görüyorum.
Burası Mauideki test alanımız, gökyüzünde uçarken.
Graham ile New Yorkdan Phoenixe uçarken tanıştık.
Büyü Kraliçesi onu bir kuş sürüsüyle uçarken bulacağımı söyledi.
Bir albatros uçarken uyuyabilir.
Albatros kuşları uçarken uyuyabilirler.
ARES Mars üzerinde uçarken böyle gözüküyor.
Bir gün çok yüksekten uçarken bir yıldıza ulaşmış.
Evet, evet, onu peri tozu deposuna uçarken gördüm.
Zeplin yarın New York üstünde uçarken patlayacak.
Kafamda kurduğum sahnelerin üzerinde uçarken huzur içindeyim.
Bunda birkaç sene önce Afrikadan uçarken ilham gemişti.
Sadece meraktan soruyorum, Büyük Kanyonun üstünde uçarken nereye indiniz?
O patates cipsi paketleri uçarken açmak için tasarlandı.
Albatros kuşu uçarken uyuyabilir.
Tabii seni ortalıklarda uçan daireyle uçarken görmediği sürece.
Kapüşon, Cage, ve Jackieyi uçarken görmüşler.
Ama en sonunda ölümün kollarında uçarken yaşamı hissediyor.
Keşke onları uçarken görebilseydim ve yüzüme konarken…''.