ANDOCKEN - Turkce'ya çeviri

• kenetleme
• yanaşmak
• yerleş
• bağlanan
• limana

Andocken Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Wir müssen manuell andocken.
Manuel olarak inmemiz gerek.

Der mehrere Fenster an einen Rahmen andocken kannName.
Düşük ağırlıklı bir çok pencereyi bir çerçeveye toplayabilen bir pencere yöneticisiName.

Und bevor Sie es merken, wird er in Ihren Hafen andocken.
Ve sen anlamadan limanına demirlemiş olacaktır.

möglich am Spalt und warten, dass wir andocken.
Çıkmadan önce bizi bekliyor olmalılar.

Innerhalb von wenigen Minuten zu Fuß vom Haus sind:- Der Hafen von Paros, wo alle Schiffe andocken.
Evin bir kaç dakikalık yürüme mesafesinde bulunanlar:- Tüm gemilerin rıhtımi Parosdur.

Fahrzeuge der gleichen Breite und Höhe andocken müssen.
yükseklikteki araçların yüklenmesini gerektiren durumlar için idealdir.

Wie die Deckenleisten andocken oder mehr Berechnungen für ein gutes Ergebnis.
Nasıl iyi bir sonuç için tavan pervaz ya da daha fazla hesaplamaları sabitlemek için.

Untertassensektion andocken.
Gövde kısmıyla buluşun.

wir brauchen 12 Freiwillige, die an diese NebenUnits andocken, zusammen mit unserer SpieIPod-Göttin.
bizzat bu ünitelere bağlanacak 12 gönüllü gerekiyor demektir.

Das heißt, dass die Person, die den DC-Mini gestohlen hat… jederzeit und überall an einer Psychotherapiemaschine andocken… und in das Gehirn der angeschlos- senen Personen eindringen kann.
Yani, DC Miniyi çalan kişi istediği zaman, istediği yerden bir psikoterapi makinesine bağlanabilir ve o makineye bağlı kişinin zihnine izinsizce girmek için kullanabilir.

dass sie an den Ecken andocken und die fehlenden Profil hinzuzufügen.
köşelere yerleştirilmesi ve eksik profilin eklenmesidir.

Meine Reederei hat einen Frachter in Newark angedockt.
Nakliye şirketimin Newarkta demirlemiş bir gemisi var.

Bildunterschrift: Ein Boot am Starnberger See angedockt.
Fotoğraf Altyazısı: Starnberger Seeye demirlemiş bir tekne.

Wir versuchen anzudocken.
Yanaşmaya çalışacağız.

Ich wiederhole: Versuchen Sie nicht, anzudocken!
Bağlanmaya çalışmayın, tekrar ediyorum!

Also, Laurel, wie lange noch, bis der Botschafter andockt?
Pekala, Laurel, Büyükelçi sabitlenene kadar ne kadar zaman var?

An die Zephyr anzudocken. aber wir sollten noch genug Zeit haben.
Bağlanmak için zamanımız olmalı. Sıçramayı kaçırdık ama Zephyra bir sonraki aralıkta.

Rechtzeitig angedockt das Problem- das Pfand Ihrer Gesundheit.
Zamanında demirledi sorunu- teminat sağlık.

Angedockt, Cooper.
Bağlandık, Cooper.

Auf der anderen Seite der Station angedockt. Vorsicht!
İstasyonun diğer tarafına park ettim!