ANKLÄGER - Turkce'ya çeviri

savcı
staatsanwalt
staatsanwaltschaft
staatsanwältin
ankläger
anwalt
bezirksstaatsanwalt
anklage
generalstaatsanwalt
suçlayıcı
belastende
ankläger
anklagende
suçlayan
beschuldigt
anklagenden
vorwarf
ankläger
belasten
verantwortlich macht
suçlayanların
ankläger
savcılar
staatsanwalt
staatsanwaltschaft
staatsanwältin
ankläger
anwalt
bezirksstaatsanwalt
anklage
generalstaatsanwalt
savcının
staatsanwalt
staatsanwaltschaft
staatsanwältin
ankläger
anwalt
bezirksstaatsanwalt
anklage
generalstaatsanwalt
savcısı
staatsanwalt
staatsanwaltschaft
staatsanwältin
ankläger
anwalt
bezirksstaatsanwalt
anklage
generalstaatsanwalt
davacı
kläger
die staatsanwaltschaft
staatsanwalt
die anklage
der beklagten
prozessanwalt
der beschwerdeführer
beschwerdeführerin

Ankläger Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Wer waren die Ankläger und Richter?
Kimdi bu savcılar ve yargıçlar?
Der Ankläger hat keinerlei Beweise dafür, dass ich auch nur das Geringste getan hätte.
Savcının elinde benim bir şey yaptığımı ispatlayan gerçek bir delil yok.
Der Bürger Staatlicher Ankläger fragte- aber haben Sie Chodshajew gesehen?
Vatandaş Devlet Savcısı sordu: Ancak Khodjayevi gördünüz mü?
Er ist auch kein Ankläger.
Üstelik savcı değil.
Ronan der Ankläger.- Die Nachricht war von dir?
Mesajı gönderen sen misin?- Suçlayıcı Ronan!
Beweisführung der Ankläger ungenügend.
Savcının delil yetersizliğinden.
Ankläger sind nicht wie Richter unabhängig.
Savcılar hakimler gibi tam bağımsız değildir.
Aus diesem Grund wollte der Ankläger von König Charles II sie auch im Jahre 1676 schließen.
Bu nedenle, Kral II. Charlesın Savcısı, 1676da buraları kapatmak istemiş.
Ankläger gegen mich!
Savcı bana karşı!
Teufel„Verleumder“ oder„Ankläger“ bedeutet.
Şeytan“ iftira” veya“ suçlayıcı” anlamına gelir.
Die Ankläger stehen unter enormen Druck.
Savcılar büyük bir baskı altına alınmıştır.
Sogar ich weiß, dass ein Ankläger eine Grand Jury leiten kann, wie er will.
Benim gibi aptal bir polis bile savcının jüriyi istediği yere çekebileceğini bilir.
Der Ankläger der Republik Krim.
Kırım Cumhuriyet Savcısı.
Ankläger fordert acht Jahre.
Savcı 8 Yıl istedi.
In der hebräischen Sprache heißt das Wort Satan übersetzt Widersacher oder Ankläger.
İbranice dilinde“ Şeytan” suçlayıcı veya düşman anlamına gelir.
Ankläger gefolgt.
Savcı izledi.
Die meisten Kinder erlebten das Gericht aus verschiedenen Blickwinkeln: als Ankläger, Angeklagter und Richter.
Çocukların çoğu, mahkemeyi farklı açılardan tecrübe etti: suçlayıcı, sanık ve yargıç olarak.
Euer Ehren, wenn der Ankläger aussagen will, vereidigen Sie sie.
Sayın Yargıç, eğer savcı ifade verecekse yemin ettirin.
Dahinter stecken Kanter und ein Ankläger namens Polito.
Kanter. Bir de Polito adında bir savcı var.
Ankläger und Richter Juni 2010.
Hakim ve savcı haziran.
Sonuçlar: 96, Zaman: 0.1145

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce