EIN VORWAND - Turkce'ya çeviri

bir bahane
ausrede
entschuldigung
vorwand
grund
ein alibi
bir bahaneydi
ausrede
entschuldigung
vorwand
grund
ein alibi
bir bahanedir
ausrede
entschuldigung
vorwand
grund
ein alibi
bahane oldu

Ein vorwand Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Aber Aaron ist nur ein Vorwand.
Ancak, Aaron sadece bir bahane.
Sein Selbstmord ist lediglich ein Vorwand.
Obaranın ölümü sadece bir bahane.
Dir wird sicher ein Vorwand einfallen, um zum Tierarzt zu gehen.
Eminim veterinere bir bahaneyle gidersen… onunla konuşabilirsin.
Neuen Job Andy ist ein Vorwand für ihn die Verwaltung von Finanzfragen für die Gefängnis Mitarbeiter zu beginnen.
Andynin yeni görevi, hapishane çalışanları için maddi meseleleri yönetmeye başlamasının bir bahanesi.
Alle dachten, die Sicherheitsbedrohung sei nur ein Vorwand.
Herkes bütün bu ulusal güvenlik mazeretinin sadece bir kaçamak olduğunu sandı.
Das ist ein Vorwand!
Ein Vorwand zum Feiern! Unsere ganze Arbeit war also.
Eğlence için bahaneydi! Yani tüm çalışma seansları falan.
Die Fotos waren ein Vorwand, oder?
Fotoğraflar bahane, değil mi?
Sieht das etwa aus wie ein Vorwand?
Bir bahane gibi mi görünüyor?
Dann verschwanden die beiden. Das war ein Vorwand.
Sevgililer Günü bahane. Sonra ikisi de yok oldu.
Die Schule war ein Vorwand?
Okul bahane miydi?
Das ist ein Vorwand!
Bahanelerin devam ediyor!
Malvas Tod ist ein Vorwand für Rache.
Malvanın ölümü bahane, asıl istediği intikam almak.
Aber eigentlich ist es ein Vorwand, um zu sehen, wie aufrichtig sie sind.
Ama aslında bu bahaneyle ne kadar dürüst olduklarına bakıyoruz.
Sieht das wie ein Vorwand aus?
Bir bahane gibi mi görünüyor?
Der Trojanische Krieg war ein Vorwand für sein Gehen.
Karısından kaçmak için Truva savaşını bahane etti.
Deshalb kamen wir her, die Hochzeit war ein Vorwand.
Bu yüzden onlar bizi buraya getirip evlenmemi sağlayacaklar.
Das ist ein Vorwand, kein Grund.
Bu bir neden değil bahane.
Die Zellendurchsuchung war nur ein Vorwand.
Hücreleri basmak sadece bahaneydi.
Um seinem Schmerz zu entfliehen. Die Drogensache schien mir ein Vorwand.
Uyuşturucu meselesinin, acıdan kaçmak için bir bahane olduğunu düşündüm.
Sonuçlar: 106, Zaman: 0.0413

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce