EINEN PASS - Turkce'ya çeviri

pasaport
pass
reisepass
passport
ausweis
passantrag
bir pas
pass
rost
pasaporta
pass
reisepass
passport
ausweis
passantrag
pasaportu
pass
reisepass
passport
ausweis
passantrag
pasaportum
pass
reisepass
passport
ausweis
passantrag

Einen pass Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Sie meinen, man braucht einen Pass nicht für alle Länder?
Ihtiyacınız var ve bazı ülkelerde değil mi? Yani bazı ülkelerde girip çıkmak için pasaporta.
Sie ist Amerikanerin, sie hat einen Pass.
O bir Amerikalı, pasaportu var.
Es ist der Moment, wo Männer einen Pass beantragen.
Sadece erkekler için pasaport başvurusu yapma zamanı.
Ich habe einen Pass. Worum geht es?
Ne oluyor? Pasaportum var?
wir Grenzen überschreiten, brauchen wir einen Pass.
Sınırları geçtiğimizde pasaporta ihtiyacımız oluyor.
Ihr Haustier muss einen Pass haben.
Evcil hayvanınızın pasaportu olmalıdır.
Vielleicht auch einen Pass.
Pasaport da olabilir.
Eigentlich, Bürger von einigen Ländern brauchen nicht einmal einen Pass.
Aslında, birkaç ülkenin vatandaşları pasaporta bile ihtiyaç duymuyor.
Sealand hat jetzt eine Verfassung, eine Währung, einen Pass und eine internationale Fußballmannschaft.
Sealandın şimdi bir anayasası, para birimi, pasaportu ve uluslararası futbol takımı var.
Ich brauche einen Pass.
Bana pasaport lazım.
Alle anderen Mitglieder der königlichen Familie brauchen und besitzen einen Pass.
Diğer bütün kraliyet ailesi üyelerinin pasaporta ihtiyacı vardır.
Und du wolltest einen Pass haben.
Sen de pasaport istemiştin.
Die Bürger des GCC(Gulf Cooperation Council) benötigen jedoch nicht einmal einen Pass.
GCC( Körfez İşbirliği Konseyi) vatandaşlarının ise pasaporta dahi ihtiyacı yoktur.
Stell es dir vor wie einen Pass, mit dem du zu den ganzen Planeten kommst. Ja!
Aynen! Her gezegene girmeni sağlayan pasaport gibi bir şey!
Prozent der Inder sind so dumm, dass sie nicht mal einen Pass bekommen.
Yüzde 80i de o kadar aptal ki pasaport bile vermiyoruz.
Das Übliche: Geld, einen Pass, ein schönes Leben in Frankreich.
Her zamanki şey, para, pasaport, Fransada yeni bir hayat.
Die in letzter Zeit viel Buzz bekommt, benötigt einen Pass.
Son zamanlarda çok fazla vızıldayan bir kişi pasaport gerektiriyor.
Stelle sicher, dass du und deine Familie einen Pass haben.
Hem kendinizin hem de ailenizin pasaport sahibi olduğundan emin olun.
Sie wollte, dass er ihr helfe, einen Pass zu organisieren.
İstiyordu ki Şıvan kendisine Avrupaya gitmesi için yardım etsin, pasaport ayarlasın.
S macht einen Pass, falls nötig.
Ve eğer çantasında yoksa S pasaport hazırlayacak.
Sonuçlar: 133, Zaman: 0.0286

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce