FOSSILEN - Turkce'ya çeviri

fosil
fossil
versteinerten
fosilleşmiş
fossil
versteinerten
fosilleri
fossil
versteinerten

Fossilen Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Und Paradis mit seinen riesigen fossilen Bodenschätzen.
Cennet adasının altında devasa bir fosil yakıt stoğu varmış.
Mehr als 2/3 der fossilen Reserven müssen unter der Erde bleiben.
Fosil Yakıt Rezervlerinin Üçte İkisi Yer Altında Bırakılmalı”.
EIB finanziert keine fossilen Energieprojekte mehr.
AYB fosil yakıt projelerini finanse etmeyecek.
China plant den Verkauf von fossilen Treibstofffahrzeugen zu beenden!
Çin, fosil yakıtlı araç satışını yasaklıyor!
Stunden Sonne macht uns unabhängig von fossilen Energieträgern und somit von Energieimporten.
Saat güneş, bizi fosil yakıtlardan, enerji ithalatından ve merkezi enerji sistemlerinden bağımsızlaştırır.
Zwei Drittel der fossilen Reserven müssen in der Erde bleiben.
Fosil yakıt rezervlerinin üçte ikisi yer altında bırakılmalı''.
Fossilen Überreste findet.
Ait fosil kalıntılar bulunmuş.
Unter den fossilen ist Erdgas der am schnellsten wachsende Energieträger.
Fosil yakıtlar arasında doğal gazın en hızlı büyüyen enerji türü olması beklenmektedir.
Wachstum der fossilen Brennstoffemissionen in 2015 verlangsamt, also haben wir endlich den Gipfel erreicht?
Fosil Yakıt Emisyonlarında Büyüme 2015ta Yavaşladı, Sonunda Zirveye Ulaştık mı?
Ein Überangebot an fossilen Ressourcen drückt den Preis und macht ihren Einsatz umso verlockender.
Fosil yakıt kaynaklarının fazla miktarda sağlanabilmesi fiyatlarını düşürür ve kullanılmalarını daha da çekici kılabilir.
Unser Problem ist wahrlich nicht die Knappheit der fossilen Ressourcen- sondern das genaue Gegenteil.
Gerçekte, sorunumuz fosil yakıt kaynaklarının azlığı değil, tam tersi.
Erschöpfbare Energie? Fossilen Brennstoff?
Tükenebilen enerji? Fosik yakıtlar?
CO2 ist eines der umfangreichsten Treibhausgase und es gibt keinen"sauberen" fossilen Brennstoff.
CO2 en hacimli sera gazlarından biridir ve'' temiz'' bir fosil yakıt yoktur.
Es undichtes, zehn Jahre alter Sitzsack voll mit Bier, Bongwasser und fossilen"Cool Ranch Dorito" Fingerabdrücken.
Bira ve ot suyuyla kaplanmış ve fosilleşmiş Doritos Cool Ranch lekeli parmak izlerine sahip 10 yıllık puf minder.
Ein menschengemachtes Scheusal, erzeugt in einem Labor Mewtu. mit der DNA aus den fossilen Überresten des Urzeitlichen Mew.
Laboratuvar ortamında… Antik Mew fosilleri kullanılarak- Mewtwo. iğrenç bir yaratık… insan eliyle geliştirilen.
Das früheste Beweise für das Leben auf der Erde stammt aus fossilen Matten von Cyanobakterien, die ungefähr 3.7 Milliarden Jahre alt sind.
Dünyadaki yaşam için en eski kanıt yaklaşık 3.7 milyar yıllık fosilleşmiş siyanobakterilerden gelir.
Und all das angetrieben von den fossilen Körpern organischer Lebewesen, die in antiken Sümpfen versanken, und zwar vor Millionen von Jahren.
Ve hepsi milyonlarca yıl önce eski bataklıkların içerisinde yok olan organik oluşumların ufacık fosilleşmiş bedenleriyle çalıştırılıyor.
Fossilen Aufzeichnungen zufolge, die unter den Eiskappen gefunden wurden, war der eisige Kontinent einst ein sehr heißer Ort.
Buz örtüsünün altında bulunan fosiller, buzlu kıtanın bir zamanlar çok sıcak bir yer olduğunu gösteriyor.
Obwohl 150 Sorten von fossilen Harzen in der Welt bekannt sind, ist das kein Bernstein, nur ein verwandter Stoff.
Dünyada bilinen 150 çeşit reçine fosili olmasına rağmen, bu reçineler amberin kendisi değil, bağlantısıdır.
Etwa 80% der Weltenergieversorgung basiert auf fossilen Energieträgern, bei der kommerziellen Nutzung sind es sogar fast 90%.
Dünya enerji üretiminin yaklaşık% 80i fosil yakıtı esaslıdır, ticari kullanımlarda bu oran% 90lara kadar çıkmaktadır.
Sonuçlar: 368, Zaman: 0.0324

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce