RAUM VOLLER - Turkce'ya çeviri

dolu bir odada
raum voller
zimmer voller
dolu bir oda
raum voller
zimmer voller
dolu bir salonda
bir salon dolusu
ein raum voller
dolu bir odaya
raum voller
zimmer voller

Raum voller Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Ein Raum voller Foo-Foo-Fighter!
Bir oda dolusu Foo-Foo savaşçısı. Anne!
Bei Yoga denken viele an Stretching in einem Raum voller Weihrauch.
Yogayı tütsü dolu bir odada oturup esnemek zannediyorlar.
Ein Raum voller Crewmitglieder und Leuten vom Geheimdienst.
Uçuş mürettebatı ve istihbaratçılarla dolu bir oda.
Die Dinge, die einst einen Raum voller teurer Ausrüstung und umfangreiche Fähigkeiten erforderten.
Bir zamanlar, pahalı ekipmanlarla dolu bir odaya ve kapsamlı becerilere ihtiyaç duyan şeyler.
Ein Raum voller Katzen? Komm, gehen wir.
Bir oda dolusu kedi mi? Hadi, gidelim.
Ich bin nur eins von vielen Gesichtern in einem Raum voller Fremder.
Ben sadece yabancılarla dolu bir odada başka bir yüzüm.
Da ist ein Raum voller Leichen, die in Tanks schwimmen, wie Präparate.
Su tanklarının içinde birer numune gibi yüzen cesetlerle dolu bir oda keşfettim.
Pookie ist nicht stark genug für einen Raum voller Crack.
Onun Crack dolu bir odaya gireceğini sanmıyorum.
Wertvoller als ein Raum voller Kinder?
Bir oda dolusu çocuktan daha mı değerlisin?
Meine Frau und ich warten in einem Raum voller Verletzter.
Karımla birlikte insanlarla dolu bir odada bekliyoruz.
Ein Raum voller Schurken, die man gar nicht kennt.
Daha önce hiç duymadığınız bir kötülükle dolu bir oda.
Ein Raum voller Spiegel.
Aynalar… Aynalarla dolu bir odaya.
Es ist ein Raum voller Francis'.
Sanki bir oda dolusu Francisin içindeymişim gibi.
Stellen Sie sich vor, Sie seien in einem Raum voller Spinnen.
Şimdi örümceklerle dolu bir odada kilitli olduğunu hayal et.
Mexiko. Die Polizei hat einen Raum voller Leichen entdeckt.
Meksika. Federale'' ler ceset dolu bir oda bulmuş.
Weil ich allein in einem Raum voller Loser sitzen musste!
Benim için bir oda dolusu ezikle yalnız oturmak anlamına gelir!
Glauben Sie, ich würde einen Mord in einem Raum voller Mikrofone gestehen?
Mikrofonlarla dolu bir odada cinayet işlediğimi itiraf edeceğimi mi sandın?
Die Polizei entdeckte einen Raum voller Leichen. Mexiko.
Meksika. Federale'' ler ceset dolu bir oda bulmuş.
Ich arbeite in einem Raum voller Detectives.
Sadece bir oda dolusu dedektifle çalışıyorum.
Ein Mann, allein, in einem Raum voller Bücher, führt Selbstgespräche.
Adam, kitaplarla dolu bir odada yalnız, kendi kendine konuşuyor.
Sonuçlar: 167, Zaman: 0.0473

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce