AMA HENRY - Almanca'ya çeviri

• aber Henry

Ama henry Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Garson! Çocuklar, şimdi bakmayın ama Henry Haber ve Todd bu tarafa yürüyorlar ve takım elbise giyiyorlar.
Und sie tragen Anzugjacketts. Kellner! Leute, seht nicht hin, aber Henry Haber und Todd kommen in diese Richtung.

Ama Henry o hayatı geride bırakmıştı… ben de ona bir şans verdim ve beni hiç pişman etmedi.
Also gab ich ihm eine Chance und bedauerte das nie. Aber Henry hatte dieses Leben hinter sich.

Olivia, çok isterdim ama Henry bir saat sonra First Cup in New York programına katılacak
Olivia, liebend gerne, aber Henrys Interview bei"First Cup New York" ist in einer Stunde,

Ama Henryde hastalık çok ilerledi.
Aber Henry ist nicht mehr da.

Ama Henry sensin.
Aber du bist Henry.

Hadi ama Henry.
Kommen Sie, Henry.

Ama Henry için yetmezdi.
Das genügte Henry aber noch nicht.

Ama Henry olması gerekenleri bekleyecekti.
Aber Henry lässt auf sich warten.

Ama Henry çalışmaya devam etti.
Aber er ließ Henry weiter arbeiten.

Bilmiyorum. Ama Henry… dinle beni.
Aber Henry… hör mal. Keine Ahnung.

Ama Henry… dinle beni. Bilmiyorum.
Aber Henry… hör mal. Keine Ahnung.

Ama Henry neredeyse 10 senedir Hicks için çalışmıyordu.
Aber Henry hat seit fast 10 Jahren nicht für Hicks gearbeitet.

Ama Henry onu geri çekti.
Doch Daniel hielt ihn zurück.

Ama Henry seninle aynadan konuştuğumu öğrenirse, ben.
Doch wenn Henry merkt, dass ich durch sein Glas spreche.

Ama Henry… Oğlum… Hassas bir çocuktu. Evet.
Aber Henry, mein… er war ein sensibles Kind, …mein Junge, Ja.

Abby ve Oliverla vakit geçirmeyi severim ama Henry….
Ich bin gern mit Abby und Oliver zusammen, aber Henry….

Ama Henry evlatlık olduğuna göre kardeşinin olması da mümkün.
Aber da Henry adoptiert war, schätze ich, ist es möglich, dass er einen Bruder hatte.

Ama Henry, ata binemezsin.- Evet, binebilirim.
Henry, Sie können doch gar nicht reiten.

Ama Henry için asıl istediğim şey onun mutlu olması.
Doch was ich wirklich will, ist, dass Henry glücklich ist.

Ama Henry için doğru olan buydu. Hayır, adil davranmadım.
Aber es war das Richtige für Henry. Nein, es war nicht fair von mir.