BAKMAZ - Almanca'ya çeviri

sieht
görmek
görür
görebilirsiniz
görüyor
izlemek
görüşmek
bak
bakın
görüyor musun
görün
schaut
bakmak
izlemek
bakıyor
bakar
bir göz
görmek
seyretmek
bakın
bakalım
görelim
guckt
bakmak
izlemek
seyretmek
bakıyor
izleriz
bakın
izleyebilir miyiz
izleyelim mi
blicken
bakıyor
bakmak
görmeyeyim
bakışları
gözlerden
bakıp
kümmert sich
bakıyor
ilgilenir
bakım
umurumda
önemsiyor
ilgilendiren
bakmak
hallet
bakarlar

Bakmaz Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Kimse bakmaz.
Niemand sieht uns.
Kahkaha Ya da bir şişe Jack Daniels ile oturup pencereden dışarı bakmaz.
Lachen Und starrt aus dem Fenster mit einer Flasche Jack Daniels.
Aynaya pek sık bakmaz.
Er sieht nicht oft in den Spiegel.
Tanrı sizin zengin mi yoksa fakir mi olduğunuza bakmaz.
Gott kümmert sich nicht, ob ihr reich sind oder arm seid.
Neye mal olduğuna da bakmaz.
Koste es, was es wolle.
yabancılara pek sıcak bakmaz.
sie nimmt Fremde nicht zu freundlich auf.
başka bir adama bakmaz.
sie schaut keinen anderen Mann an.
Bana kimse bakmaz.
Niemand sieht mich an.
Kimse yanıp bitmiş bir çiftliğe bakmaz.
Niemand sucht auf einer abgebrannten Farm.
Anne 100 çocuğa bakar, 100 çocuk bir anasına bakmaz.
Eine Mutter ernährt 100 Kinder, aber 100 Kinder nicht mal eine Mutter.
Riskli bir kişi şartlara ve onun gücüne bakmaz.
Ein riskanter Mensch schaut nicht auf die Umstände und seine Stärke.
Yazar hiçbir şekilde işine para kazanma aracı olarak bakmaz.
Der Schriftsteller betrachtet keineswegs seine Arbeiten als Mittel.
Dönüp de hiç kimse, bakmaz yüzüne.
Niemand darf seinen Blick abwenden.
Gerçek hayat, geçer gider, bakmaz bile.
Schauen nimmt wahr und geht nicht vorbei.
Orada yaşıyorsun ama Luthor hizmetçilere bakmaz.
Du lebst dort, aber Luthor fängt nichts mit dem Personal an.
Çünkü ikisi de asla bana bakmaz.
Weil man nie beides im Blick hat.
Su patlar, ASKİ dönüp bakmaz.
Doch das Wasser, es schaut nicht zurück.
Rum tarafı olaya böyle bakmaz.
Die Roßweinerin sieht das nicht so.
Hayat, geriye bakmaz.
Das Leben schaut nicht zurück.
Polis iyi giyimli birine çok dikkatli bakmaz.
Die Polizei achtet nicht so genau auf gut gekleidete Männer.
Sonuçlar: 62, Zaman: 0.0442

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca