Bir halde Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Kalpsiz bir halde, zebani olacaksın.
Olivia delirmiş bir halde evden koşarak çıktı… sonra ben
Springfield berbat bir halde… özellikle genç oğlanlar.
Daha iyi bir halde ve daha az solgun görünüyor.
Korkunç bir halde olmalıydık.
Bebeğini çıplak bir halde, mavi bir ışığın altında uzanmış savunmasız bir halde görüyor.
Bir halde ne havaya uyup da geziyorsunuz?
Geri geldim ve her şey daha berbat bir halde.
Dünyanın geri kalanı tamamen mahvolmuş bir halde değil.
Amaç sadece kendinize güvenir bir halde sahneye çıkmanızdır.
Ama her seferinde bitkin ve üzgün bir halde geri döndü.
C: Hepsi yükseldi ve mutlu bir halde yaşıyorlar.
Gazzede ekonomik ve insani durum çok kötü bir halde.
Bu esnada, yaşlı adam da neşeli bir halde evine dönmüştür.
B ve S şık ve neşeli bir halde Haussmann bulvarında görüldüler.
yeryüzünü kupkuru bir halde görürsün.
Deniz sinirli bir halde.
Gülüyordu, üstü başı pulla kaplanmıs bir halde… Tanrım, hatırlıyorum da babam.
Ne yapacağını bilemez bir halde, uzun bir süre.
Sizi zayıf bir halde yaratan Allah dır.