BIR ORDUYU - Almanca'ya çeviri

eine Armee
bir ordu
ne Armee
bir ordu
ein Heer

Bir orduyu Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Buradan bir orduyu yönetemez ki.
Er führt keine Armee von hier an.
Bir orduyu doyuracak yemek var.
Das Essen reicht für eine Armee.
Tek kişilik bir orduyu yönetiyor… şu kekeme şebeği. Şimdi burada.
Dem stotternden Affen. Jetzt steht er hier… und kommandiert eine Armee, die aus nur einem besteht.
Buradan bir orduyu yönetemez ki.
Hier kann er keine Armee führen.
Bir orduyu bile küçültebiliriz.
Wir können Armeen verkleinern.
Bir orduyu yönetebilirler.
Armee führen können.
Öldüremeyen bir orduyu yönetmemi mi istiyorsun?
Meine Armee darf nicht töten?
Hazinemiz doluyor fakat bir orduyu donatmaya yetmez.
Die Schatzkammer füllt sich, aber für eine Armee reicht es nicht.
Bir prensesi kurtarmak için zombilerden oluşan bir orduyu yönetiyorum.
Ich führe eine Armee halb toter Zombies an und rette eine Prinzessin.
O küçücük diye bahsettiği bahçe, bir orduyu besleyecek kadar büyük.
Sein"kleiner" Garten ist groß genug für eine Armee.
Birkaç günde bir… kendini yenileyen bir orduyu yenemezsin.
Die sich alle paar Tage neu regeneriert. Man kann keine Armee besiegen.
Bu nedenle bir avuç adamın bir orduyu durdurabilmesi mümkün.
Deshalb… möglich, dass Hand voll Männer Armee aufhalten kann.
Öyle böyle toplayacağımız 50 çiftçiyle bir orduyu yenemeyiz.
Wir können keine Armee schlagen! Nicht mit unseren 50 Bauern.
Herkese karşı kurmak. Karşılaştığınız en zeki çocuklardan oluşan bir orduyu kendinize ve birlikte oynadığınız.
Stelle eine Armee der klügsten Kinder, die du je getroffen hast, gegen dich und jeden, mit dem du spielst.
Bir orduları var. Tabii bizim de.
Sie haben eine Armee so wie wir.
Bir ordunun ne kadar toz kaldırdığı her zaman beni etkilemiştir.
Es beeindruckt mich immer, wie viel Staub eine Armee aufwirbeln kann.
Bir ordunun başına geçip başka bir yere gitmen septin zindanlarında olmandan iyidir.
Besser, du bist anderswo und führst eine Armee an, als im Verließ der Septe.
Kölelerden oluşan bir ordum olunca, ben ne olacağım?
Sobald ich eine Armee von Sklaven besitze, was werde ich dann sein?
Elflerin bu kadar büyük bir ordunun karşısında ne şansları var?
Welche Chance haben die Elfen gegen eine Armee dieser Größe?
Kuracak bir ordumuz var.
Wir haben eine Armee aufzubauen.
Sonuçlar: 97, Zaman: 0.0376

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca