CENNETIN - Almanca'ya çeviri

Himmels
gök
gökyüzü
tanrım
cennet
Paradies
cennet
paradise
himmlische
cennet gibi
harika
göksel
Dschanna
cennet
bahçe
des (paradies)gartens
Eden
cennet
edenın
edenin
aden
heaven's
heavens
cennetin
paradiesische
cennet
Himmel
gök
gökyüzü
tanrım
cennet
Paradieses
cennet
paradise
himmlischen
cennet gibi
harika
göksel
himmlischer
cennet gibi
harika
göksel

Cennetin Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Cennetin Yiyeceği.
Paradiesische Nahrung.
Cennetin Boncuğunu bırakın, bende gitmenize izin vereyim!
Gebt mir die himmlische Perle und wir lassen Euch gehen!
Cennetin etrafı zorlu engellerle çevriliyken cehennem zevk ve eğlenceyle kuşatılmıştır.
Der Eden ist umgeben von unangenehmen Hürden, und die Hölle von Lüsten und Genuss.
Orijinal StarCraft olaylarından bile önce, Tychus Findlay Cennetin Şeytanları adlı bir özel taktikler takımını yönetiyordu.
Vor den Ereignissen des ursprünglichen StarCraft hat Tychus Findlay eine Spezialeinheit namens Heaven's Devils angeführt.
Cennetin ne olduğunu bilmiyordum.
Ich wusste nicht, was Himmel ist.
Cennetin tadını çıkar.
Genieße das Paradies.
Cennetin krallığı seninle birlikte, bütün bunların içindekiler gibi.
Das Königreich des Himmels ist in dir.
Cennetin Boncuğu buralarda olmalı.
Die himmlische Perle muss hier irgendwo sein.
Eh, Anatevkaya da Cennetin Bahçesi denilmez ya.
Der Garten Eden war Anatevka ja nun wirklich nicht gerade.
Jonestownda, cennetin kapısı.
Jonestown. Heaven's Gate.
Cennetin bu köşesinde durum bu.
Nicht in dieser Ecke des Paradieses.
Cennetin ve cehennemin tek ve aynı olduğuna inanıyorum.
Himmel und Hölle sind ein und dasselbe.
Cennetin tadını çıkar.
Genießen Sie das Paradies.
Ben cennetin verdiği cezaları yerine getiren bir aracıyım!
Ich bin das Gefäß, dass die Strafe des Himmels überbringt!
Cennetin Boncuğu Fredde, ona yiyecek bir şeyler alacağım.
Fred hat die himmlische Perle und ich muss ihm Essen kaufen.
Burası senin cennetin.
Das ist dein Eden.
Çünkü cennetin ikna kabiliyeti konusunda tecrübeliyim.
Weil ich Erfahrung habe mit der himmlischen Überredungskunst.
Cennetin yerini cehennem alıyordu.
Den Platz des Paradieses.
Cennetin kusursuz olduğunu sanıyordum.
Und ich dachte, der Himmel ist perfekt.
Cennetin kutsal elleri.
Göttliche Hand des Himmels.
Sonuçlar: 803, Zaman: 0.0559

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca