DIYEBILECEĞIM - Almanca'ya çeviri

sagen
söylemek
demek
söyler
anlatmak
nenne
hitap
diyebilirsin
adını
buna
ismi
isim
demene
olarak adlandırıyor
deyin
bezeichne
olarak
denir
adlandırıyor
tanımlanabilir
adı
tanımlamaktadır
nitelendiriyor
nennen
hitap
diyebilirsin
adını
buna
ismi
isim
demene
olarak adlandırıyor
deyin

Diyebileceğim Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Bu, içinde her şeye evet diyebileceğim tarzda bir araba.
Das ist die Art von Auto, in dem ich zu allem ja sagen würde.
Bildiğim kadarıyla diyebileceğim.
Soweit ich das sagen kann.
Sadece bir senem profesyonel yazarlık yaparak geçti. hani 2 sene olsa'' yıllardır'' diyebileceğim.
Mir einfach eine Chance als Schriftsteller geben, sagen wir: zwei Jahre.
Onlar hakkında sana diyebileceğim tek şey kadınlar gibi oldukları bağırmayı,
Aber alles, was ich Ihnen sagen kann ist, dass sie wie die Weibchen einer Spezies,
Tek diyebileceğim şu ki; sana o kadar düşkün olmayabilir
Ich kann nur sagen, dass sie nicht zu begeistert sein kann,
Belki de diyebileceğim tek handikap, evi bulmanın ve eve tırmanmanın biraz zor olması.
Vielleicht kann ich das einzige Handicap sagen, um das Haus zu finden und sogar ein bisschen schwierig klettern.
Bende sadece şef diyebileceğim efendim, lezzetli ve güzel hazırlanmış yemekler için bir sanatçı.
Auch der Chef kann ich nur sagen, Sir, ein Künstler für die leckere und schön zubereitete Küche.
Ve eğer benimle ya da benim inanılmaz… muhteşem arkadaşlarımla takılma şansınız olursa… Size diyebileceğim tek şey.
Kann ich nur sagen, ihr seid uns willkommen. meinen umwerfenden, perfekten Freundinnen, Und wenn ihr mal mit mir und meinen Freundinnen abhängt.
Teşekkürler. Tek diyebileceğim, senin popon bozulup,
Also, ich kann nur hoffen, dass die 2 sich wieder vertragen,
Umarım, kendiniz asla dışlanmış hissetmek zorunda kalmazsınız, fakat size diyebileceğim evlilik bitirmek… epeyce bir şey.
Ich hoffe, dass Sie es nie selbst erleben müssen, aber ich versichere Ihnen, eine Ehe beendet man… in aller Stille.
Böylece günebakan diyebileceğim, Europanın yüzeyinde yaşadığını hayal ettiğim bu yaratıklarının güneş ışığına yoğunlaşabilmelerini sağlayan lensleri
Als diese Lebewesen müssten haben, welche ich Sonnenblumen nenne, welche ich mir vorstelle dass sie auf der Oberfläche von Europa leben, müssten entweder Linsen oder Spiegel haben um Sonnenlicht zu bündeln,
Manaro demişti ki… Ne? Fi, işi batırdılar.
Fi, sie haben es versaut. Was? Manaro sagte.
Bay Fantauzzo dedi ki tempura lobumda bir mutant varmış.
Mr. Fantauzzo sagt, ich hätte einen Mutanten in meinem Tempura-Lappen.
Ne demek istediniz?
Was soll das heißen,?
Kim demiş yalnızca senin için yapıyorum diye?
Wer sagt, ich tue das nur für dich?
Ne diyorsun Rosie?
Was meinst du, Rosie?
Albayın dediği gibi:?
Wie sagt der Colonel?
Onlar… Onlar… Onlar diyor ki… Ivy. Belki.
Ivy. möglicherweise. Sie denken… sie sagen.
Ne diyorsun Laura?
Was sagst du, Laura?
Kabir diyor ki duy beni Ararsan bulursun.
Hört mich an, sagte Kabir Suchet und ihr werdet finden.
Sonuçlar: 45, Zaman: 0.0291

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca