IFTIRA - Almanca'ya çeviri

Verleumdung
iftira
hakaret
Lüge
yalan
iftira
Lügen
yalan
iftira
verleumderisch
iftira
erdichtet
uyduranlar
uydurup iftira edenler
iftira ediyor
düzüp iftira edenler
Diffamierung
hakaret
iftira
verlogen
yalancı
sahtekâr
iftira
aldatılmıştır
Verleumdungen
iftira
hakaret
Verlogenheit
yalancılık
iftira
Verleumder
iftira
Falschaussage

Iftira Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Gıybet ve iftira.
Die Falschheit und Verlogenheit.
Siz iftira ya da adil veya haksız iftira, karşılaşabilirsiniz.
Sie können Empörung oder Verleumdung, fair oder ungerecht begegnen.
Böylece bir haksızlık ve iftira etmiş oldular.
Sie begehen da Ungerechtigkeit und Falschaussage.
Şeytan“ iftira” veya“ suçlayıcı” anlamına gelir.
oder„jemand der Widerstand leistet“, während Teufel„Verleumder“ oder„Ankläger“ bedeutet.
Gözyaşı- iftira.
Tränen- Lügen!
Ama Allaha şükür iftira olduğu ortaya çıktı.
Dies ist Gott sei Dank verworfen worden.
Iftira sanatı onun direnişlerine karşı.
Die Kunst der Verleumdung gegen ihre Widerstände.
Böylece bir haksızlık ve iftira etmiş oldular.
Sie begehen da ja Ungerechtigkeit und Falschaussage.
Yalan, dolan, iftira herşey var.
Lügen, Leonore, alles Lügen.
Iftira ve ithamlara maruz kalıyorlardı.
Die warfen Wellen von Lüge und Hass.
Iftira- Bir evlilik, bir kadın- kız bir bilezik verildi.
Mädchen gegeben ein Armband- eine Ehe, eine Frau- eine Verleumdung.
Her zina isnad edip iftira eden böyle değildir.
Dann war sie doch nicht von allen geächtet und verworfen.
Böylelikle onlar, hiç şüphesiz zulüm-haksızlık ve iftira edegelmektedirler.
Wahrlich, sie haben da Ungerechtigkeiten und Lügen vorgebracht.(4).
Iftira ve ithamlara maruz kalıyorlardı.
Die warfen Wellen von Lüge und Haß.
Misilleme yapacaklar, iftira atacaklardır.
Man muss mit Vergeltung, Verleumdung rechnen.
Sürekli hakaret ve iftira.
Ständige Beleidigungen und Lügen.
Iftira ve ithamlara maruz kalıyorlardı.
Sie bestanden aus Haß und Lüge.
Bunun daha ciddi nedenleri var. ama böyle bir iftira yazmak için.
Aber so eine Verleumdung zu schreiben, dafür gibt es schwerwiegendere gründe. Fernand hat dich gehasst.
Bu mektuplar, iftira ve yalanlardan başka bir şey değil.
Die Briefe sind ein Geflecht von Lügen und Verleumdungen.
O zaman da“ iftira” deriz olur biter.
Und das nennt sich dann auch noch“ Ende der Lüge“.
Sonuçlar: 133, Zaman: 0.0468

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca