IMKÂNSIZDIR - Almanca'ya çeviri

unmöglich
mümkün değil
imkansız
olanaksız
kann
olabilir
edebilir
edebilirsiniz
yapabilir
mümkün
daha
herhangi
nasıl
olabilir mi
sayesinde
Unmöglichkeit
imkansız
olanaksızlığı
mümkün
ausgeschlossen
hariç
ihraç
yasak
dışlanmış
imkansız
ekarte
dışlamak

Imkânsızdır Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Zengin olurdum. Ölümcül Fırlatış imkânsızdır diyorlar Tuzlu Su.
Dann wär ich reich. Salt-Water, manche halten den Atomic Throw für unmöglich.
Fiziksel zaman yolculuğu imkânsızdır.
Physische Zeitreisen sind unmöglich.
Ama önemli kartel sırlarını bilen birinin gruptan ayrılması imkânsızdır.
Der geheime Informationen des Syndikats kennt,… kann niemals aussteigen. Aber jemand wie Pao.
Ve, özgürlük olmadan hiçbir zaman mutlu olamazsın, bu imkânsızdır.
Und ohne Freiheit kannst du nie glücklich sein- das ist nicht möglich.
Bu sırları, bizzat kendisi keşfetmiş olması imkânsızdır.
Unwahrscheinlich sein, dass er selbst die Leiche entdeckt hat.
Çünkü sahip olmak imkânsızdır.
Besitzen, ist nicht möglich.
Eşitlik ve özgürlük ise o zaman Allah olmadan imkânsızdır.
Jenseits von Gerechtigkeit und Recht ist keine Be-ziehung zu Gott möglich.
Tüm şehri çevreleyen bir duvar yapmak neredeyse imkânsızdır.
Da überall eine Mauer zu bauen ist fast nicht möglich.
Hepsine yardım yapmak imkânsızdır.
Ihnen allen zu helfen, ist unmöglich.
Sonra aynı tarzda iki veya birçok Tanrı idrak etmek de benim için imkânsızdır.
Sodann ist es mir nicht möglich, zwei oder mehrere Götter dieser Art anzunehmen.
Bir insanın birkaç dalda mütehassıs olması, neredeyse imkânsızdır.
Mehr Populismus in ein paar Zeilen sind kaum möglich.
Ve, özgürlük olmadan hiçbir zaman mutluluk olamaz, bu imkânsızdır.
Und ohne Freiheit kannst du nie glücklich sein- das ist nicht möglich.
Bazı şeylere sahip olmadan yaşamak, imkânsızdır.
Zu leben, ohne etwas zu besitzen, ist unmöglich.
Bu hâliyle bir insanın yaşaması imkânsızdır.
Hier kann unmögliche ein Mensch leben.
insan olarak neredeyse imkânsızdır.
ohne Probleme zu leben, fast nicht menschenmöglich.
bu seçenek çoğu durumda karmaşık veya imkânsızdır.
Situation in vielen Ländern, ist dies kompliziert oder nicht möglich.
Bunun içinse her dili bilmemiz gerekir ve bu neredeyse imkânsızdır.
Angeblich soll das mit jeder Sprache möglich sein, was eigentlich kaum vorstellbar ist.
İnsanoğlu için onun diğer kısımlarını görmek imkânsızdır.
Für die Menschen ist es nicht möglich, andere Teile von ihm zu sehen.
Mutlu bir hayat imkânsızdır.
Ein glückliches Leben ist unmöglich.
demektir ki, bunları yerde yanlarından geçerken anlamak imkânsızdır.
Wale sind und dass man sie nicht verstehen kann, wenn man nur auf dem Boden unter ihnen läuft.
Sonuçlar: 183, Zaman: 0.0371

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca