IYILIK - Almanca'ya çeviri

Gefallen
bir iyilik
düştü
memnun
beğendi
bir kıyak
severim
sevdim
rica
hoşlandım
gut
iyi
güzel
tamam
pekâlâ
peki
hoş
yolunda
das Gute
i̇yi
güzel
Güte
vay
şefkat
tanrım
iyilik
nezaket
yarabbi
aşkına
i̇yilikseverlik
iyilikle
Freundlichkeit
dostluk
şefkat
samimiyet
nezaket
iyilik
kibarlık
dostu
nazik
bir nezaket
nett
güzel
iyi
nazik
hoş
kibar
tatlı
sevimli
şirin
hoştu
Beste
en iyi
en güzel
best
Wohlbefinden
refah
esenlik
sağlık
iyiliği
mutluluk
Gefälligkeiten
nezaket
nezakettir
bir iyilik
Wohl
sanırım
muhtemelen
galiba
iyi
acaba
belki
bence
anlaşılan
rahat
belli

Iyilik Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Temsili oldular. iyilik ve fasulyenin güzel bir Fakat ikisi beraber; birlikte çalışma.
Güte Aber zusammen waren sie ein wunderbares Geflecht und Bohnen.
Kanser tedavisi sırasında iyilik halinizi öncelik haline getirin.
Machen Sie Ihr Wohlbefinden eine Priorität während der Krebsbehandlung.
Kelimeler Danielanın cömertlik ve iyilik anlatan kısa düşmek!
Worte fallen kurz in Danielas Großzügigkeit und Freundlichkeit zu beschreiben!
İyi ol ve iyilik yap Sabrina.
Tue Gutes und sei gut, Sabrina.
Bir de iyilik edip kolay bir iş verdim.
Ich war so nett, ihm einen leichten Job zu geben.
Size iyilik yaptığımı sanıyordum.
Ich dachte, ich tue Ihnen einen Gefallen.
O kadar iyilik, o kadar zayıflık görüyorum ki ben.
Soviel Güte, soviel Schwäche sehe ich.
Gelin duş iyilik: düğün.
Dusche Gefälligkeiten Hochzeit.
Bazen şefkat ve iyilik de bir erkek yapabilir.
Manchmal machen Zärtlichkeit und Freundlichkeit einen Mann aus.
Allah onlara da iyilik, hoşluk versin.
Möge Allah Ihnen Zufriedenheit und Wohlbefinden schenken.
Yapanlar;'' Biz sadece iyilik yapmak istiyorduk'' diye yemin ederler.
Sie werden ganz gewiß schwören:„Wir haben nur das Beste gewollt.".
Bu dünyadaki iyilik.
Gut in dieser Welt.
Bana iyilik yapıyormuşsun gibi hasta bir fikre kapılmışsın.
Du hast wohl die kranke Vorstellung, mir damit einen Gefallen zu tun.
Annemin bana iyilik yapabilecek bir arkadaşı hiç olmadı.
Meine Mutter hatte nie einen Freund, der nett genug war, mir einen Gefallen zu tun.
Leeye iyilik yapacağız.
Wir tun Lee einen Gefallen.
Kremalı iyilik ya da mutlak terör?
Cremige Güte oder absoluter Terror?
Nazik olarak“ iyilik satın almaya” çalıştım.
Ich habe versucht,"Gefälligkeiten zu kaufen", indem ich nett war.
Değerli Angelika, sizin iyilik ve yardımseverlik için çok teşekkürler.
Liebe Angelika, ganz herzlichen Dank für Deine Freundlichkeit und Hilfsbereitschaft.
Değer, iyilik ve sevme yetenekleri artık dış güçlerle ölçülmüyor.
Ihr Sinn für Wert, Wohlbefinden und Liebesfähigkeit wird nicht mehr von externen Kräften gemessen.
Bay Lye bana çok iyilik yaptı.
Mr. Lye war gut zu mir.
Sonuçlar: 2581, Zaman: 0.0672

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca