VURMUŞ - Almanca'ya çeviri

erschoss
vurmak
öldürmek
ateş
vuracaksın
vurursan
öldürürüz
vurun
vuracak mısın
vuralım
schlug
yenmek
vurmak
dövmek
yumruklamak
yumruk
dayak
tokatlamak
yenebilir
atıyor
atmasını
traf
toplantı
buluşmak
tanışmak
görüşmek
görmek
buluşalım
karşılamak
buluşacak
vurmak
erwischt
yakalamak
yakalarlarsa
yakalarsa
vurmadan
erschossen
vurmak
öldürmek
ateş
vuracaksın
vurursan
öldürürüz
vurun
vuracak mısın
vuralım
geschlagen
yenmek
vurmak
dövmek
yumruklamak
yumruk
dayak
tokatlamak
yenebilir
atıyor
atmasını
erschießt
vurmak
öldürmek
ateş
vuracaksın
vurursan
öldürürüz
vurun
vuracak mısın
vuralım
erschießen
vurmak
öldürmek
ateş
vuracaksın
vurursan
öldürürüz
vurun
vuracak mısın
vuralım
abgeknallt
vurmak
öldürmek
öldüreceksin
vuracak mısın
ateş

Vurmuş Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Parker Knight, Mukkineı vurmuş.
Parker Knight erschoss Mukkine.
Yüzeydeki hasarlara göre kurban… uçuruma ilk olarak yüzünü vurmuş.
Die Gesichtsverletzungen zeigen, dass das Opfer zuerst an die Felswand schlug.
O bir bisiklet zinciri ile vurmuş. Hayır erkek arkadaşım dediği… Hayır.
Er hat ihn mit einem Gegenstand, einer Fahrradkette, geschlagen. Nein, ihr so genannter Freund, er… Nein.
büyücü arabasındaki ihtiyarı vurmuş.
hat den alten Mann mit dem Wagen erschossen.
Biri arabayla yaklaşmış ve onu vurmuş.
Jemand fuhr vorbei und erschoss ihn.
Kesinlikle… şans yeniden vurmuş.
Tatsächlich… schlug das Glück wieder zu.
Birileri aşçıyı vurmuş, sonra da mermiyi çıkarmış.
Jemand erschießt den Koch, gräbt dann die Kugel aus.
Oğlumuz bir sopa alıp oğlunuza vurmuş. Bu yüzden buradayız.
Unser Kind hat einen Stock genommen und Ihr Kind geschlagen.
Biri ona ilaç vermiş ve bilinci kapalıyken onu vurmuş.
Erschossen, als er bewusstlos war.
Tabancasını çekip çocuğu vurmuş.
Erschoss einen Jungen.
Bütün vurmuş.
Alles schlug.
Bruce Willis onu vurmuş.
Bruce Willis erschießt ihn.
Madame Doyleun kamarasına gidip, onu vurmuş olabilirsiniz.
Sie hätten zu Madame Doyles Kabine laufen und sie erschießen können.
Bir şüpheli yakaladım, çocuk, davetsiz bir misafiri vurmuş.
Ein Verdächtiger hat einen… Eindringling erschossen.
Bir kıza saldırmış, kaykay ile yüzüne vurmuş.
Sie hat ein Mädchen angegriffen, hat ihr mit einem Skateboard in's Gesicht geschlagen.
Herkes söylüyor.- Onu tabancayla vurmuş.
Erschoss ihn mit'nem Derringer. Jeder.
Yaşında bir çocuk bisikletten düşüp karnını gidona vurmuş.
Ein 12jähriger Jung fiel von seinem Fahrrad. Schlug mit dem Bauch gegen den Lenker.
Onu neden vurmuş?
Warum ihn erschießen?
Biri onu başından vurmuş.
Sie wurde erschossen.
silahı düşmüş ve Ellie de onu vurmuş.
die Waffe fällt runter, sie erschießt ihn.
Sonuçlar: 201, Zaman: 0.0428

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca