GITMEDIĞINI - Ingilizce'ya çeviri

going
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
not
değil
yok
sakın
hiç
olmaz
pek
hayır
henüz
etme
bilmiyorum
went
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
goes
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
go
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
you haven't scooted down
left
terk
ayrılmak
birak
bırak
git
gidin
çık
kalsın
terket
ayrılın

Gitmediğini Turkce kullanımına örnekler ve bunların Ingilizce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Trip Sluggonun durumunun iyiye gitmediğini söyledi.
Trip tells me that Sluggo's not faring too well.
Neler oluyor? Topher, Judd Amcanın patladığında Cennete gitmediğini söyledi!
What's, What's going on? Topher said that Uncle Judd!
Şimdi neyin yolunda gitmediğini biliyorum.
Now I know what went wrong.
Hiçbir şey değil. Sadece kimsenin oraya bir daha gitmediğini söylediler.
They just said nobody goes up there anymore. Nothing.
Altı aydan beri oraya gitmediğini söylediler.
And they said that you haven't been there in six months.
Sadece neyin yolunda gitmediğini anlamaya çalışıyorum.
I'm just trying to figure out what went wrong.
Burada olup bu defa hiçbir şeyin ters gitmediğini göreceğin için çok memnunum.
I'm glad you're here to see nothing goes wrong.
Başka adamlarla konuşmanın hoşuma gitmediğini biliyorsun.
You know I don't like you talking to other guys.
Bende Seattleın hiç bir yere gitmediğini biliyorum.
And I know Seattle's not going anywhere.
Thorn Plajına kimsenin gitmediğini sanıyordum.
I thought no one went to Thorn Beach.
Sadece kimsenin oraya bir daha gitmediğini söylediler.
They just said nobody goes up there anymore.
Oraya benim gittiğimi ve senin gitmediğini biliyorum.
I know I'm going, and you're not.
Tommynin öldürüldüğü gün onu almaya gitmediğini sana anlatmış.
He told you he didn't pick up Tommy the day he was murdered.
Hastalığınızın seyrinin iyi gitmediğini duydum.
I hear your prognosis is not good.
Bunu yaparsam, bir şeylerin yolunda gitmediğini anlayacak.
That something's not right. And if I do that, she's gonna know.
Tom, ufak işlerinin Armandın hoşuna gitmediğini biliyorsun.
Tom, you know Armand doesn't like your little shenanigans.
Noelin işlerinin iyi gitmediğini biliyordu.
She knew Noel's business wasn't doing well.
Tina bana, restoranın işlerinin iyi gitmediğini söyledi.
Tina told me the restaurant's not doing so well.
Birşeylerin doğru gitmediğini.
Something's not right.
Kız arkadaşıyla gitmediğini bu Jacobson denen çocukla gittiğini öğrendim.
Found out she didn't go with her girlfriend, she went with this Jacobson kid.
Sonuçlar: 275, Zaman: 0.0514

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Ingilizce