Getirmek Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
Vurgun yemiş bir dalgıcı geri getirmek gibi.
Çocuk haklarını ihlal eder ve onlara mutluluk getirmek yerine acı çekmelerine neden olur.
Dünyaya bir gülücük getirmek.
Kışkırtıcı ele başını geri getirmek?
Bu, çocukların haklarını çiğnemek olur ve onlara mutluluk getirmek yerine mutsuz olmalarına neden olur.
Bu toplantılara hediye getirmek zorunda değilsin.
Çine organik bir zihniyet getirmek gibi olurdu.
Herkesi bir araya getirmek?
Bu Richard Nixonı Watergatee getirmek gibi bir şey.
Daha fazla yiyecek getirmek zorundayım.
Bizler Manby dükkânında siz çocuklara neşe getirmek için asla boş durmayız.
Dünyaya çocuk getirmek.
Amerikaya insanları getirmek risktir.
Görevim dışarıdakileri ve bu listede olan kişileri buraya OLYMPUSa getirmek.
Bu dünyaya bir çocuk getirmek bencillik.
Dünyaya yeni bir hayat getirmek…!
En azından artık eve iş getirmek zorunda kalmıyorum.
Senin işin de yeni paralar getirmek.
Bundan sonra başlayacaktır iyi şans getirmek.
Aceleye getirmek istemem ama ne kadar çabuk çıkarsak.