A BUTTON in Turkish translation

• bir tuş
• bir buton
• bir düğme
• bir düğmeyi
• bir dügme
• bir düğmeye
• bir düğmesi
• bir düğmeni
• bir tuşa
• bir düğmesini

Examples of using A button in English and their translations into Turkish

That blouse could open up a button.
O bluzun bir düğmesi açılabilir.

Oh, sweetie, you missed a button.
Bir düğmeni atlamışsın tatlım.

It's a helicopter. You… You press a button, the… They gonna spin.
Bir düğmeye basıyorsun… dönüyorlar. Helikopter işte.

Pull the book out. You will see a button behind it.
Arkasında bir tuş göreceksin.- Çıkar kitabı.

When you were cleaning up, you missed a button.
Ortalığı temizlerken, bir düğmeyi atlamışsın.

There's a button where you can send an emoticon and message.
Orada mesaj ve ifade yollayabileceğin bir buton var.

A button. Look!
Aa bakin, bir dügme!

Your shirt has a button missing.
Gömleğinin eksik bir düğmesi var.

Can't you just push a button and get her diagnosis?
Sence, bir tuşa basarak onu teşhis edebilir miyiz?

Sweetie, you missed a button.
Bir düğmeni atlamışsın tatlım.

You-- You press a button, the-- It's a helicopter.
Bir düğmeye basıyorsun… dönüyorlar. Helikopter işte.

I'm down to my last clean shirt and I'm missing a button.
Son temiz gömleğim bu ve bir düğmeyi kaybettim.

I'm getting a coffee, and there's a button there.
Ben kahve alayım ve orada bir buton var.

Pull the book out. You will see a button behind it.
Çıkar kitabı. Arkasında bir tuş göreceksin.

He missed a button.
Bir düğmesini kaçırmış.

It has a button.
Bir düğmesi vardır kesin.

They could have caught the suspect just by pressing a button.
Sadece bir tuşa basarak şüpheliyi yakalayabilirlerdi.

You lost a button.
Bir düğmeni kaybetmişsin.

It's a helicopter. You-- You press a button, the.
Bir düğmeye bas Helikopter bu.

There's a button on the inner side of the door.
Kapının iç tarafında bir buton var.