A MACHINE in Turkish translation

• bir makina
• bir makine
• makineli
• telesekreter
• makineye
• makinenin
• makinesi
• bir makinedir
• bir makinesin
• bir makineydi
• bir makinalı
• bir makinanın
• bir makinaydı

Examples of using A machine in English and their translations into Turkish

in effect, a machine to create lightning.
yıldırım üreten bir makineydi.

Got his hand caught in a machine.- Yeah, you.
Evet, senin. Elini makineye kaptırdı.

But he started off like a machine gun soon as I entered.
O içeri girdiğimde bir makinalı tüfek gibi başlar.

It was a machine- an incredibly sophisticated machine, but a machine nonetheless.
İnanılmaz derecede karmaşık bir makine olsa da, sonuçta bir makineydi.

The spy is not a human being, but a machine.
Ajan, bir insan değil bir makinedir.

A machine who wishes to be human.
Sen insan olmaya çalışan bir makinesin.

Grandpa isn't well, he needs a machine to sleep.
Büyükbaba iyi değil, uyumak için bu makineye ihtiyacı var.

I would hate to waste a machine.
Bir makinanın israf olmasını sevmem.

A machine. A time machine.
Bir zaman makinesi. Bir makine.

He is a machine for self-gratification.
Sadece kendi zevklerini düşünen bir makinedir.

You are the contradiction, a machine who wishes to be human.
İnsan olmak isteyen bir makinesin.

Exactly, he was a machine designed to hit blerns.
O blernlere vurmak için tasarlanmış bir makineydi. Kesinlikle.

Please. I can't die in a hospital, strapped to a machine.
Lütfen. Bir hastanede makineye bağlı şekilde ölemem.

It's one thing to remove a machine… a respirator
Bir makinanın, solunum aygıtı ya da borusunun devre dışı

And yet it was still only a machine.
Fakat yine de o bir makinaydı.

The fan… A machine!
Klima… o bir makinedir!

You are the contradiction. A machine who wishes to be human.
Bir çelişkidesin. Sen insan olmaya çalışan bir makinesin.

He was a machine designed to hit Florence I mean come on Exactly.
O blernlere vurmak için tasarlanmış bir makineydi. Kesinlikle.

Things that a machine could never pick up.
Bir makinanın asla yakalayamayacağı şeyler.

Thought there was a machine or something.
Makinesi falan vardır sanıyordum.