A SPEAKER in Turkish translation

• hoparlör
• bir sözcü
• biri
• konuşmacı
• birisi

Examples of using A speaker in English and their translations into Turkish

Now the Führer, what a speaker.
Ama Führer, ne konuşmacıydı.!

But they had a speaker, a young man who had been homeless himself.
Ama bir konuşmacıları vardı, kendisi de evsiz olmuş genç bir adam.

Do you have a speaker up there? Shit!
Orada hoparlör mü var? Kahretsin!

Shit! What, do you have a speaker up there?
Kahretsin! Orada hoparlör mü var?

Do you have a speaker up there? Shit!
Kahretsin! Orada hoparlör mü var?

Shit! What, do you have a speaker up there?
Orada hoparlör mü var? Kahretsin!

And we need a speaker.
Ve bir konuşmacıya ihtiyacımız var.

There's a speaker and mic here, so no more headsets. Lists?
Lists? Burada bir hoparlör ve mikrofon var?

And only Jim spoke on it. In Jonestown, there was a speaker system.
Jonestownda bir hoparlör sistemi vardı ve sadece Jim kullanabiliyordu.

There was a Speaker woman at Gresit.
Greşitte bir Konuşmacı kadın vardı.

Also, there's a speaker talking about braille children's books.
Ayrica, braille alfabesi ile yazilmis çocuk kitaplari konusunda konusma olacak.

There might be a speaker hidden in it.
İçine bir hoparlör saklanmış olabilir.

In Jonestown, there was a speaker system and only Jim spoke on it.
Jonestownda bir hoparlör sistemi vardı ve sadece Jim kullanabiliyordu.

It had a touch-screen, a speaker, and featured full e-mail capabilities.
Bir dokunmatik ekran, bir konuşmacı ve özellikli tam e-posta özellikleri vardı.

I'm sorry, I'm not good a speaker as man you sent us.
Afedersiniz, sizin bize gönderdiğiniz adam kadar iyi bir hatip değilim.

Network- A speaker.
Ağ- HoparlörStencils.

Narrator- A speaker that tells all stories of detective Tom and Jerry.
Narrator- tüm hikâyeleri dedektif Tom ve Jerry söyler bir hoparlör.

The stable prices of the corporation were criticized by a speaker of the African Union.
Şirketin fiyat politikası Afrika Birliğindeki bir konuşmacı tarafından eleştirilmişti.

You need a speaker more like, well, me.
Şey, daha çok benim gibi bir konuşmacıya ihtiyacınız var.

There's a radio and a speaker to attract attention as it moves about.
Hareket ettikçe dikkat çekmek için bir radyosu ve ses vericisi var.