BLEACHED in Turkish translation

[bliːtʃt]
[bliːtʃt]
ağartılmış
beyazlatılmış
ağarmış
ağaran
rengi açıimış

Examples of using Bleached in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bleached goatee.
Beyaz keçi.
Over these bleached bones. I will lay a fresh mountain of corpses.
Bu beyazlaşmış kemiklerin üzerine taze cesetlerden bir dağ yapacağım.
Bleached head, walking around with the Billy Girls.
Sarı kafalı, etrafta Billy kızlarıyla… dolaşan bir adam.
I found more bleached coral and no big fish.
Daha çok beyazlaşmış mercana rastladım ve büyük balık yoktu.
I will lay a fresh mountain of corpses over these bleached bones.
Bu beyazlaşmış kemiklerin üzerine taze cesetlerden bir dağ yapacağım.
Bleached oak.
Beyaz meşe.
Bleached a few times, it looks like.
Görünüşe göre de bir kaç kez yıkanmış.
Blond, bleached hair.
SarıSın, boyalı saçlı.
Blonde, bleached hair.
SarıSın, boyalı saçlı.
And the bar was paneled in bleached mahogany. but it had a nice little fireplace in the library, It wasn't the biggest yacht in the world.
Ve barı ağartılmış mahogani ağacındadı. kütüphanesinde bir şöminesi vardı… Dünyanın en büyük yatı değildi ama.
She's nothing more than a bleached blonde vampire,
Beyazlatılmış sarışın bir vampirden başka birşey
I found traces of beeswax and bleached linseed oil on both Lance Corporal Lozada's body
Balmumu ve beyazlatılmış keten tohumu yağı buldum, hem onbaşı Lozadanın vücudunda,
If the high temperatures are sustained, is likely to die. coral, bleached in this way.
Yüksek sıcaklıklar sürmeye devam edecek olursa… böyle ağaran mercan muhtemelen ölür.
I found traces of beeswax and bleached linseed oil and on a thumb
Hem onbaşı Lozadanın vücudunda, hem de… Balmumu ve beyazlatılmış keten tohumu yağı buldum,
Is likely to die. coral, bleached in this way, If the high temperatures are sustained.
Yüksek sıcaklıklar sürmeye devam edecek olursa… böyle ağaran mercan muhtemelen ölür.
a moat, bleached hardwood floors and a bottomless pit.
hendek, beyazlatılmış kereste yer döşemeleri ve dipsiz bir kuyu.
as well as processed foods like bleached flour, refined sugars, and oil.
yumurta gibi hayvansal gıdalardan kaçınmak, ağartılmış un işlenmiş şeker ve yağdan da öyle.
Bleached in this way- is likely to die. If the high temperatures are sustained, coral.
Yüksek sıcaklıklar sürmeye devam edecek olursa… böyle ağaran mercan muhtemelen ölür.
but slightly bleached withal; HE doubtless has tarried whole weeks ashore.
ama biraz ağartılmış withal; HE kuşkusuz karaya bütün hafta kaldık vardır.
Up at Lizard, we essentially have fluorescing or bleached corals going through their transition to death, being covered in algae.
Lizardda floresanlaşan ya da beyazlayan mercanların yosunla kaplı şekilde ölüme gitmelerini gördük.
Results: 65, Time: 0.0504

Top dictionary queries

English - Turkish