BLINKING in Turkish translation

['bliŋkiŋ]
['bliŋkiŋ]
göz kırpma
a wink
blinking
yanıp sönen
flashing
blinking
flickering
strobing
twinkly
kırpması
blinking
clip
yanıp sönüyor
blinking
flashing
out there
kırpabilirsiniz
blinking
gözünü kırpıştırıyor
göz kırpmayı
a wink
blinking
göz kırpmasını
a wink
blinking
kırpma
blinking
clip
göz kırpmaya
a wink
blinking
kırpmak
blinking
clip
kırpsaydın
blinking
clip

Examples of using Blinking in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
It's called blinking.
Buna kırpma diyorlar.
Peptostreptococcus could explain the blinking and… No.
Peptostreptococcus göz kırpmasını ve.
He quit blinking.
Göz kırpmayı bıraktı.
Blinking and rhythmic breathing are strong indicators of consciousness.
Göz kırpma ve ritmik solunum, güçlü bir bilinç göstergesidir.
Is that light blinking faster?
Işık daha hızlı mı yanıp sönüyor?
Blinking allows me to be one place one moment and another the next.
Kırpma bana bir anda bir yerden diğer yere gitmeme imkan sağlıyor.
Keep blinking. Every time you blink it will switch. Alright?
Göz kırpmaya devam edin. Her kırpışınızda yön değişecek. Tamam mı?
Peptostreptococcus could explain the blinking and… No. You were there, you saw.
Peptostreptococcus göz kırpmasını ve-- Oradaydın, gördün.
She needs to stop blinking.
Göz kırpmayı kesmesi lazım.
Blinking or the asymmetrical Josh. brow arches, dilations.
Kaş çatma, genişletme, göz kırpma ya da henüz çözemediğim asimetrik göz kırpma. Josh.
Why's that red light blinking?
O kırmızı ışık neden yanıp sönüyor?
No blinking, okay?
Kırpmak yok, tamam mı?
Keep blinking.
Göz kırpmaya devam edin.
It would explain the blinking and the low heart rate. It's amyloidosis.
Amiloidoz. Göz kırpmasını ve düşük kalp hızını açıklıyor.
No excessive blinking.
Gözünü çok fazla kırpma.
Again? Have you tried blinking rapidly 100 times?
Yine mi? Hızlıca yüz kez göz kırpmayı denedin m?
Sweat. Blinking. Gestures.
Göz kırpma. Terleme. Jestler.
I got a blinking light because I don't have shit from you!
Senden bir bok gelmediğinden ışığım yanıp sönüyor.
It's amyloidosis. It would explain the blinking and the low heart rate.
Amiloidoz. Göz kırpmasını ve düşük kalp hızını açıklıyor.
Are you going to continue blinking?
Göz kırpmaya devam edecek misin?
Results: 186, Time: 0.0718

Top dictionary queries

English - Turkish